Dünkü gönderiye Cemil’in yaptığı yorumu gerçekleştiremeden yeniden yollara düştük.
Sabah tuk-tuka seksen baht verip otogara gittik ve VIP otobüsten Chiang Rai’ye kişi başı 180 bahta bilet aldık. Otobüs bu sefer biraz daha iyi. Hostesi bile var, yolda su falan verdiler. İlanlarında otobüslerimizde “retarder” vardır diye yazmışlar. Kestirme, dağlık bir yoldan geçtik. Mısırlar, direkler üstünde evler aynen bizim Karadeniz’e benziyor. GPS’den baktım, çıktığımız en yüksek nokta 1000 metre civarı oldu.
Chiang Rai
Chaing Rai’de önce istasyonda pansiyoncuları savuşturduktan sonra Lonely Planette yazan Garden House diye bahçe içinde bir yere yerleştik. Buraya tuk-tukla geldik ki bu da seksen baht tuttu. Oda ise 200 baht. Kuzeye çıktıkça fiyatlar hissedilir bir biçimde düşüyor.
Sonra şehri dolaşmaya çıktık. Öyle görülecek pek bir şey yok. Genelde Laos’a Chiang Khong’dan nehir yoluyla geçmek isteyenler burada bir durak yapıyor. Şehrin en önemli yeri Wat Phra Kaeo’yu ziyaret ettik. Önemli çünkü şu an Bangkok’ta bulunan Emerald yani Zümrüt Buda yüzyıllar önce bir yıldırım düşmesi sonucu burada yıkılan bir binanın içinden çıkmış.
Daha sonra otogarda savuşturduğumuz pansiyonculardan birinin yerine gidip, bir şeyler içelim dedik. Aslında orada da kalınabilirmiş. Fena yer değilmiş. İsmi Mae Hong Son, fiyatlar aynı. Bir de buranın hemen yanında hem ucuz hem de çok güzel bir yer var. Neyse bu arkadaş da mutlu olsun diye nehir geçişi turunu ondan satın aldık. Kişi başı 1300 baht. Sınıra kadar götürüyorlar, oradan yavaş bot ile Laos içlerine giriliyor (yavaş önemli, Chaing Mai’de satılan turların çoğu hızlı bot). Artık Laos faslını yarın anlatırım.
Daha sonra yürüyerek şehir merkezine geldik ve Aye diye buranın herhalde en lüks restoranında bir yemek yedik. Kocaman kerevitler, ızgara et, biralar vesaire 830 baht yani 30 YTL tuttu ki sadece kerevitler İstanbul’da 70-80 YTL tutardı.
Şu an hemen bitişikteki İnternet kafeden yazıyorum. Yazılarımı okuyanlar bazen Türkçe karakterlerin olmadığını fark etmişlerdir. İnternet kafelerden yazarken Türkçeyi tanıtıyorum, şimdi olduğu gibi ama İnternet de para yazıyor. Eğer bizim minik laptopda yazarsam Türkçe karakterler yok ama direkt yazıyı yüklüyorum, zaman ve paradan kazanıyorum. (dönüşte hepsini yavaş yavaş düzelttim)
Şimdi biraz memleket gazetelerine bakıp Fenerbahçe’min her sene böyle… zaferlerinden birini daha… okuyayım 🙂
Ersoy Abi hep resimler taş toprak ya yok mu hiç söyle çekik gözlü iki güzel yayınlasana 😛
İyi yolculuklar, iyi eğlenceler…
valla guzeller bol da, hatunlarin fotografini cekince kil kapiyorlar, adamlar karate falanda biliyor, tirsiyorum yani..