Hostelin restoranında açık büfe yüz bahta (4 YTL) kahvaltı ettikten sonra wat yani tapınakları görmeye çıktım. Adanın içindeki en önemli üç tanesini gezdim. Wat Chedi Luang, Wat Phra Sing ve Wat Chiang Man. Burada watlar biraz değisik, özellikle birincisini mutlaka görün derim. Bu arada bütün adayı yürümüş oldum. Hepsi üç saat sürdü. Giriş parası yok (yoktu o zamanlar).
Bir de bu sabah çamaşırları yıkamaya verdim. Kilosu 30 baht (yani bir lira kadar).
Pink Floyd Pub
Gündüz dolaşırken bir Pink Floyd pub gordum. Wi-Fi’si olduğu için akşam buraya geldik, yani şu an oradayım. Bir “The Wall” salatası yedim, bizim minik laptoptan bu satırları yazıyorum. Bu arada bu “minik” bayağı ilgi çekti, her gelen geçen bakıyor. Hatta yoldan geçen bir İngiliz çift ile epey bir muhabbet ettik. Adam karısına ben de alacağım dedi.
Yarın Chiang Rai’ye doğru yola çıkıyoruz. Bu akşam FB-GS maçı var. Burası yani Tayland sarı-lacivert bir ülke, daha önce de yazdım, herkes doğuştan Fenerli…
sizler oraları anlatırken gözümüzün önünden hepsi bir bir canlanıyor, bu arada serin bir yerlerde gezmek hatta hafif üşüyüp mont giymek istersiniz muhteşem manzara ve bahçeleriyle kralın yazlık sarayını gezebilirsiniz. dileklerinizin gerçekleşmesi için wat doi suthep’in 300 basamağını tek nefeste çıkmayı deneyin. (biz funicularla çıkmıştık)