Ho Chi Minh City, çevresi

Bugün meşhur Sihn Cafe’den aldığımız turla HCM CitY’nin çevresini tanıdık. Bu Sihn Cafe’nin Hanoi’de yüzlerce taklidi vardı, neyse ki burada farklı. Acenteyi adreste yazdığı gibi, iki sokak arkada bulduk. Galiba Vietnam’da marka, isim hakkı diye bir mevhum yok. Bir yer ünlü olunca, hemen klonları açılmış. Çoğu zaman aslı hangisi bilmek zor. Bir yerde aynı kafeyi aynı isimle iki yan binada açmışlar altına da kocaman, Same, Same not Different yazmışlar. “Tıpkısının aynısı üstelik değişik de değil” demeye getiriyor. Tayland’dan buraya alış verişte en çok kullanılan kelime “Same, Same” hatta tişörtleri bile var.

Yolda giderken rehber Ho Chi Minh şehri ile ilgili bazı bilgiler verdi, şehrin nüfusu 9 milyon imiş ve 4 buçuk milyon motosiklet varmış, şehir hakkında başka bir şey demeye gerek yok sanırım.

İlk olarak Caodizm dininin merkezinin bulundugu Tay Ninh’e gittik. 130 Km’lik yol motorlar yüzünden 3 saat sürüyor. Saat 12 gibi oraya varınca adamların namaza benzer ayinini izleme fırsatı oldu. Bu din 1930’larda Vietnamlı birinin Victor Hugo’dan etkilenmesi ile başlamış, basta Buda olmak üzere Konfüçyus ve Taozim’i karıştırmış, biraz da Hristiyanlık ve İslam eklemiş. Bu bölgede yasayan binlerce kişide inanmış, din olarak benimsemiş. Renkli bir tapınakları var.

İkinci ziyaretimiz meşhur Cu Chi tünelleri oldu. Burası Amerikalılar ile en sert savaşların olduğu bölgelerden birisi. Önce konu ile ilgili bir belgesel izlettiler ve yerin altına üç kat kazılmış, içinde 16 000 kisinin yaşadığı tünellerin maketlerini gösterdiler. Sonrada arazide tuzakları, tünelleri gezdik, birinin içine girdik. Tüneller Kapadokyadaki yeraltı şehirlerine göre epey dar, bunu özellikle Amerikalı askerler iri yari olduğu için yapmışlar. Turun sonunda, o zamanın silahları ile ateş etme olayı var, 10 dolara en az 10 kurşun alınıyor. Gruptan deneyenler oldu.

Şimdi bizim Cam Mini otelin yanındaki Chi’s kafedeyim, kablosuz İnternet’i var. Güzel bir ızgara kalamar yedim, bir de ton balıklı makarna, gerçi benim yaptığım kadar lezzetli olmamıştı ama olsun özlemişim, üzerine de bir Tiger birası. Bugün rehber Thi ormanlarını gezerken “Bir zamanlar burada çok tiger (kaplan) vardı, şimdi ise sadece Singapur’dan gelme Tiger (bira) var” diyerek, esprili şekilde ormanların durumunu anlatmıştı.

Yarın buradan ayrılıyoruz, Mekong deltada iki gün teknelerle dolaşıp, oradan Kamboçya’nin başkentine kadar gideceğiz.

Bir Cevap Yazın