Hoi An’da kapalı hava devam ediyor. Yapacak pek bir şey yok. Geç yapılan bir kahvaltının ardından ben de şehri dolaşmaya karar veriyorum. Aslında My Son diye tarihi harabelerin olduğu yere yarım gün tur alabilirdim ama tembelliğime geldi. Neyse Hoi An’da turistleri oyalamak için kombine bilet diye bir şey icat etmişler, 75000 Dong veriyorsun, seçmeli olarak beş yeri geziyorsun, ama bunların bazıları hediyelik eşya mağazası, bazıların da ise bilete bakmıyorlar bile.
Neyse bilmem ne müzesi, Japon köprüsü, Çin evi derken epey bir vakit harcadım. Üç kere Fransız Filip ile karşılaştım, şehir o kadar küçük ki karşılaşmamak imkansız. Öğleye doğru, eski bölgede motorları yasakladılar. Girişlere polis gözetiminde “bu şehirde sadece yayalar ve primitif araçlar (bisiklet demek istiyorlar) dolaşabilir” diye çiçekli uyarı tabelaları koydular. Ortalıkta bol miktarda zengin turist var, taşıdıkları kameralardan belli oluyor. Civardaki resortlarda kalıyor olmalılar. Gördüğümüz herkes ipek ya da takım elbise diktiriyor, ayakkabı yaptırıyor. İstersen adresine gönderiyorlar. Bir ipek bluzu 15 dolara falan dikiyorlarmış. Bir de bol miktarda resim galerisi var ve gelenler alıyorlar, aslında benim de içim gitti ama nasıl taşıyacağım, gönderme yapsam, akıbeti belli değil, astarı yüzünden pahalıya çıkacak.
Kötü hava yüzünden Nha Trang’a gitmekten vazgeçtik, ve Ho Chi Minh City eski Saigon’a uçak bileti aldık. Dünkü kararsızlığım yüzünden, bugün 8 dolar fazla ödedik, bir de ancak 8.30 uçağına yer bulduk, 58 dolar. Uçak, Da Nang’tan kalkıyor, yani sabah 6.30’da bir taksi bizi almaya gelecek. Taksi için 8 dolar vermiştik, acenteci, aynı zamanda, İnternet kafeci Mr. Hung taksiye bir kişi daha koymuş, bana 2 doları geri verdi. Adamın bu dürüstlüğü karşısında acentesini buraya yazacağımı söyledim. Yeri, Tran Hung Dao Cad. No: 68. Madem reklamlara başladım, önceki gün bir rehberle tanıştık, adı Pham, mesleki muhabbet yaptık, onun da sayfası www.vietnamspirittravel.com ihtiyacı olan baksın.
Akşama doğru İnternet kafeye gitmek için otele döndüm, bu sırada USB hafızayı kaybettiğimi fark ettim, önemli olmasa da içinde işe yarar şeyler, bazı fotoğraflar vardı. Oda da hafızayı ararken Arzu geldi, hesabından iki kare 150 YTL’ye yakın para çekilmiş. Önce kart kopyalandı sandık ama sonra ATM hatası olduğu ihtimali daha mantıklı gibi geldi. Çünkü burada bazı ATM’ler parayı sayıyor, sayıyor, sonra da kartı geri veriyor. Arzu ayrıntıları blog’unda anlatır artık.
Yılbaşı gecesini nehir kenarında bir yemekle kutladık. İnsanlar yakında bir meydanda toplandılar, piyango çekilişi yaptılar. Havai fişek atılacağına dair söylentiler olmasına rağmen, bir şey olmadı. Yolda gördük, bazı evlerde toplanmış yemek yiyorlardı. Biz ertesi gün erken uçacağımız için otele döndük. Dışarıda gürültüler biraz devam etti. Böylece bir yıl daha bitti, mesaj atan atmayan herkesin yeni yılını kutlar, hayatta başarılar dilerim.