Dün kişi başı 900B verip, bir Koh Phi Phi yani Pi Pi adası turu yaptık. Buradan Phi Phi’ye varis bir saat kadar sürdü. Orada normal yolcuları bırakıp, Küçük Pi Pi adasına doğru yola çıktık. Meşhur “The Beach” filminin çekildiği Maya koyuna demirledik. İlk olarak Arzu şnorkellerini takıp suya atladı… Ve aşağıdan “burayı görünce makinenin bozulduğuna ağlayacaksın” dedi. Evet, yeni aldığımız Olympus su geçirmez kamera, Koh Tao’da su geçirmiş ve bozulmuştu. Artık Bangkok’a dönünce bakacağız. Size daha önce Koh Tao’da mercanlardan balıklardan bahsetmiştim.. Ama burası, kelimenin tam anlamıyla, muhteşem bir deniz altı müzesi, rengarenk balıklar, şekil şekil mercanlar, sözlerle anlatılacak gibi değil. Ve en önemlisi bunları görmek için dalgıç olmak gerekmiyor. Yüzme bilmek bile gerekmiyor. Giy can yeleğini, tak maskeyi ve şnorkeli.. izle resitali. Bunu, herkesin hayatında bir kere görmesi lazım, diye düşünüyorum. Sadece bunun için bile buralara gelinir, diyorum, başka bir şey demiyorum. Yalnız, turistler doluşmadan biraz erken gelmek lazım. Biz ayrılırken deniz insan kaynıyordu, balıklarda kaçacağına yiyecek verildiği için daha da çoğalmıştı, ama gene de sakinken daha güzel.
İkinci olarak Büyük Phi Phi’deki Maymun koyuna gittik, şansımız yoktu, maymunlar gelmedi, genelde insanlar yiyecek verdiği için turistler çoğalınca ortaya çıkıyorlarmış. Burası da şnorkel için muhteşem, insanın saatlerce suda kalası geliyor. özellikle mercanların ufalanmasından oluşmuş beyaz kumsalı inanılmaz yumuşak ve ipek gibi. Garip olan tek şey elbiselerinin üzerine can yeleği giyip denize giren Koreli kadınlar ve denizde balıklardan çığlıklar atarak kaçan Japon kızlardı. Bizim rehber de bunu bildiğinden kızların ortasına ekmek parçaları attı. Balıklar oraya hücum edince, kızlar iyice panik oldular.
Hani bizde haşema olayı var ya, Budistler de aslında pek farklı değil. Ama insanlar bilmeyince bir de üzerine Tayland ve masaj hakkında bir sürü hikaye dinleyince, buralar başka türlü algılanıyor. Daha, turistlerle birlikte olanlar hariç, o da hepsi değil, çoğu sahilde elbise ile oturuyor, denize mayo ya da bikini ile giren bir tane uzak doğulu hatun görmedik desem abartmam herhalde… elbette vardır ama bize rastlamadı.
Turun üçüncü ve son kısmı ada merkezinde dolaşmaca, pazar yerini geçip meşhur Phi Phi plajına indik, Arzu tezgahlara bakarken ben de bu meşhur plajın bir fotoğrafını çekeyim dedim. Baktım bir grup, çoğunluk hatun fotoğraf çektiriyor, eh dedim su plaj fotoğrafını şunlarla süsleyeyim de memlekete gidince gösteririm millete, derken.. fotoğrafı çeken kişinin yakasında Pronto Tur yazısını gördüm. Selamlaştık, rehber olduğumu söyledim. Rehberlerin klasik, hangi acente? ne turu? muhabbeti yaptık. Ortak arkadaşlar çıktı. İki ay sonra Vietnam’da Payzın ve Bangkok’ta Atilla hariç, Türklerle karşılaşmak biraz nasıl desem garip oldu.