Bu Koh Tao adası 21 kilometre kare, yani 10 kilometreye 2 kilometre ölçülerinde. Eskiden kimsenin yaşamadığı, sadece balıkçıların uğrak yeri imiş. Ana karaya 70 kilometre uzaklıkta olduğu için bir ara siyasi mahkumların koyulduğu yer olmuş
Turizm, Koh Samui ve Koh Phangan adalarını işgal edince burası da yavaş yavaş işin içine girmiş ve şu anda dünyanın Avustralya’da bir yerden sonra en önemli ikinci dalış merkezi. Yani PADI’lerin verildiği yer. Fiyatlar diğer yerlere göre daha ucuz 9300 ila 9800 baht arası. Ayrıca bir çok dalış okulu, dalış yıldızı almak için kaydolanlara ya bedava yada 200-300 bahta geceleme imkanı sunuyor. Geceleme burada hala diğer adalara göre biraz daha ucuz gibi ama bence bu uzun sürmez. Fiyatlar 300 bahtdan başlıyor. Klimasız bungalovlar 500-600. Lüks istersen 3000’e kadar yer var.
Tayland dilinde “ko/koh” ada demek. Mae’nin anlamı ise koy.
Tayland’dan Vietnam’a merak ettiğim bir şey, muslukların böyle ufacık olması. Eli altına sokmak neredeyse imkansız. Bunu kim böyle yapmış, bilmiyorum. Aklıma gelen tek ihtimal, İngiliz etkisi. Orada sıcak/soğuk musluğu ayrıdır. Acayip rahatsız bir şey.
Tekneler insanları Mae Haad koyuna getiriyor, buradan diğer yerlere geçiliyor. Mae Haad daha turistik ve hareketli bir yer, bizim şu an kaldığımız Sairee plajları ise buranın en uzun kumsalı, beyaz kum ipek yumuşaklığında. Denizde, biraz açılınca, insan boyunu geçer geçmez mercan kayalıkları var. İlk gün Arzu iki tane ucuzundan şnorkel aldı. ömrümde ilk defa balıkların arasında yüzdüm, bazıları çupra büyüklüğünde, gerçekten nefis bir olay. Yıllardır deniz belgesellerinde gördüklerimiz gibi, üstelik çok yüzme falan bilmekte gerekmiyor, yürüyerek ulaşılan bölgede. Burası kıyıya yakın olduğundan biraz kumlardan dolayı bulanık, adanın öbür tarafları daha da güzelmiş, tur yapıyorlar. Köpek balıkları falan görülüyormuş.
Plajda her yerde bu işaretlerden var. Şaka değil, o kadar yüksekten Hindistan Cevizi kafaya inse, kesin öldürür. Bu nedenle dikkat etmek gerekiyor.
Bir de bu adalarda “motor dövmesi” diye bir şey var. Burada motosiklet olmadan hareket etmek pek kolay değil, bu nedenle benim gibi kullanamayanlar hariç herkes bir tane kiralıyor. Adada, rüzgar kumları ince ince yollara yaydığından ve de akşam kafalar iyiyken düşülüyor, bacak motorun sıcak aksamlarından yanıyor. Dövme gibi izi hayat boyunca orada kalıyor.
Bu Sairee plajının bir özelliği de gece barbekü restoranları. Kumsal gündüz aslında oldukça dar, ama gece deniz gel-git olayından dolayı çekilince masaları koymaya yer açılıyor. Neyse, söylemesi ayıp, az önce 400 gram makarel ve büyük bir kalamar yedik, yanına salata, patates falan da koyuyorlar 150’şerden 300 baht tuttu. Şu an bunları yazarken sahilde yemek işi bitti, havai fişekler patlıyor, birazdan bu yerler “club” modunda devam edecekler. Ama bu hoşuna gitmiyorsa adada elektrik olmayan daha primitif ve sakin koylar da bulunuyor.
Üçüncü gece
Şu an kaldığımız yerde üçüncü gecemiz. Burayı bir dalış merkezinden bulmuştuk. Bunlar parayı oda kirasından çok, dalış olayından kazanıyorlar galiba. Her gün “kursa ne zaman başlıyorsunuz?” diye başımızın etini yediler. Bu bungalovların ne restoranı var, ne resepsiyonu. Genelde bitişikteki Pranee Bunglaow’un restoranını kullanıyoruz.
Yarın, iki ötedeki yere geçeceğiz. Çünkü, Arzu Coral Divers’da dalış kursuna başlayacak. Bu sürede standart odalarda 300 bahta kalacağız. Dalış kursu olarak fiyatı daha uygun yerler de vardı ama burası ona daha ciddi ve profesyonel gözüktü.