Sabah erkenden kalkıp, kalkışdan bir saat önce limana indik, tekneyi bulduk ve en öne yerleştik. Bir gün önce bizim gibi en arkada oturan tüm tayfa şimdi burada. Saat 9.20’de Pakbeng’den ayrılıyoruz. Tekne bugün daha kalabalık ve yol daha uzun.
Laos’ta Tayland ve Türkiye sim kartları çalışmıyor. “Bloke alan” yazısı çıkıyor.
Hava bugün sisli ve soğuk, tam bir “puslu” Karadeniz havası. Bugün poları giymeme rağmen üşüyorum. Hava ancak öğleden sonra biraz ısınıyor.
Mekong Nehri, Güneydoğu Asya’nın 7. en uzun nehri. Uzunluğu yaklaşık 4.900 km. Türkiye kadar, 810 600 km²’den daha geniş bir bölgenin sularını topluyor. Tibet platosundan çıkıp Çin, Myanmar, Tayland, Laos, Vietnam ve hatta bir kolu ile Kamboçya’ya hayat veriyor. Burada seyahat gerçekten inanılmaz bir şey, bunu anlatmak için, dev bir ejderin damarlarında dolaşmak gibi diye şairane bir laf edeyim de tam olsun.
Aksam saat 18.00’da Luang Prabang’a varıyoruz. Pansiyonlar burada beklediğimizden daha pahalı. Selim’in geçen sene 10 dolara kaldığı yer 40 dolar olmuş. Teknenin ön tarafında kaynattığımız backpacker tayfası ucuz bir yer için içerilere gitmeye karar veriyor. Biz ise bir kafeye oturup biraz dinleniyoruz, sonrada Arzu çıkıp bir yer arıyor. Geceliği 20 dolara Chanthanome Guesthouse’u buluyor. Daha ucuzları da var ama burası nehir manzarası olmamasına rağmen yeni, çok temiz bir yer. Süper bir balkonu var, ayrıca tüm gün açık büfe çay, su ve muz veriyor.
Luang Prabang kaliteli turizme hizmet için hazırlanıyor, her tarafta restorasyon var ve kaliteli yerler inşa ediliyor. Yolda yürüyen turistlerden, restoran ve kafelerden bu kalite havası hemen hissediliyor. Aslında biraz da bir kaç gündür 8-12 YTL arası yerlerde kaldıktan sonra psikolojik olarak burayı pahalı hissediyoruz. örneğin, Safranbolu, Beypazarı’nda aynı tipte, mimaride yerlerin ücretleri 10-15 YTL daha fazla.
Aksam şehrin ana caddesinde noodle ve balık yiyoruz, iki bira içiyoruz, hesap 8 YTL. Yemek hala ucuz. Yavaş yavaş yerel tatlara başladık, yemekler lezzetli de. Bize gelmeden önce aç kalacaksınız falan diyorlardı ama galiba kilo alıp döneceğiz. Burada yeme olayında benim için iki sorun var. Bir; acı, iki; kişniş. Acıyı ekletmemek çoğu zaman kolay ama kişnişi bir türlü anlatamadık. Hatta Arzu resmini falan çizdi ama olmadı.