Jhansi

Saat sekizde kalkan süper fast ve deluxe Jhansi otobüsüne binmek için Hotel Zen’den ayrıldık. Oda ücretini öderken baktım resepsiyoncu faturaya %10 vergi eklemeye kalktı. Hop birader, Rakşi ile böyle konuşmadık dedim. Biraz bastırınca geri adım attı ve iki gecelik 800 rupi ödedik. Bu tax yani vergi meselesini önceden konuşmak lazım. Hindistan’da bunu son dakika kazığı olarak kullanıyorlar. Aklınızda bulunsun.

Superfast and Deluxe Jhansi otobüsü
Superfast and Deluxe Jhansi otobüsü

Otelin arkasında bulunan, Hindistan’ın kutsal sporu kriket alanı kestirme olduğundan, iki dakikalık yol, oradan gidelim dedik. İlk olarak kocaman siyah bir popo ile karşılaştık. Koskocaman arazide, eleman sanki bir çalı altı, kıyı köşe yokmuş gibi, çömelmiş ulu orta sesli bir şekilde hacetini yapıyor. Bu manzara ile bir de trende giderken karşılaştık. Anlamadığım, orası ağaçlık, kuytusu olan bir arazi. Niye kıçını trene dönüp bu işi yaparsın? Al bir “Train at Glance” dergisi, hiç olmazsa tren saatlerine göre davran. Neyse bu olay eskiden Delhi’ye gelenler tarafından daha havaalanından çıkışta görülürmüş. Ben görmedim, artık engellendiğinden söz ediliyor. Sonunda onlar da temizliğin imandan geldiğine kanaat getirmişler. Bir yerde aynen böyle tabela vardı, İngilizcem yeterli olmasa da “clean ve godness” kelimelerinden anladım.

Jhansi otobüsü
Jhansi otobüsü

Geldik otobüs istasyonuna, Khajuraho ufak bir kasaba, istasyonda on beş yirmi kişi var, çoğunluk turist. Bizim delüks otobüs muhteşem, bunun bir de normali var, umarım bir yerlerde binmek zorunda kalmam. Tam saatinde kalkarak, on kadar turistle kamyon bozması otobüsün tangırtıları ve korna sesleri arasında Khajuraho’ya veda ediyoruz.

En azından otobüs kalabalık değil, geçer beş saat diye avunurken, bir saat sonra buranın il merkezi Chhatapur’a vardık. Yarım saat molanın ardından balık istifi şeklinde yola çıktık. Dizime oturan teyze, altmışlık nineye fortçuluk yapan genç eleman yolculuğun renkli anları oldu. Sonunda dayanamadım elemana, bak arkası boş işareti yaptım, tam nineyi kurtardım derken, baktım nine de arkaya geçti, yine genç elemanla halvet oldular. Yolculuğun bir diğer ilginç anı da, o otobüs de dahi Arzu’nun uyuyabilmesi idi.

Halka açık tuvalet, politikacıların korumasında
Halka açık tuvalet, politikacıların korumasında

Dört buçuk saat sonra Jhansi’ye vardık. Hemen bir rikşa ile istasyona gittik. İstasyon temiz sayılır, daha öncekilere hiç benzemiyor. Dokunmatik ekrandan yerimizi kontrol ettik, hala bekleme listesindeyiz. Şimdi bu Hindistan’da tren bileti alma işi gerçekten bir uzmanlık. Bazı istasyonlarda bu hizmeti verenler var. Bizim gibi turistlerin yapacağı ilk iş bir tane “Trains at a Glance” dergisi almak. Yarım saat incelemeden sonra dergi anlaşılıyor. Tren bileti falan alırken gişeye bir form doldurulup veriliyor, burada en önemli olan tren numarası. Diyelim gideceğin treni buldun, gişeye geldin, sana W12, yani 12. bekleme sırasındasın diyebiliyorlar. Yine parası verilip bilet alınıyor. Çünkü Hintliler, neden bilmem fazla rezervasyon yaptırıyorlarmış. Sonuçta aldığın biletteki PNR numarası ile İnternetten yada istasyonlarda bulunan ekranlardan durum kontrol edilebiliyor. Biz bileti aldığımızda 8 ve 9. sıradaydık, şimdi 6 ve 7’ye düşmüşüz. Özellikle iptaller akşam 19’dan sonra giriliyormuş. Akşam trene bindiğimizde boş yerler bile vardı.

Yoldan bir görüntü
Yoldan bir görüntü

İndian Railways sayfasından trenlerle ilgili gerekli bilgiler bulunabilir ve bahsettiğim dergi PDF formatında indirilip incelenebilir.

Sırt çantalarımızı tanesi 10 rupiden istasyon emanetine bırakıyoruz ve Hyderabad – Chennai biletini de alalım diyoruz. Ekranda 10 tane yer var gözüküyor. Trenlerin bu computerize olayı burada acayip gelişmiş. Bir yanda istasyonlarda farelerle uyuyanlar, öbür yanda bu kadar karmaşık bir sistemin hatasız çalışması. Hindistan ilginç bir ülke vesselam. Bileti alalım da paramız bitmiş. Hemen istasyonun karşısındaki ATM’ye gidiyoruz. Tüfekli üç görevli, dar bir döner kapı güvenliği sağlıyor, ama para bitmiş. Bu arada “ekonomist” olup hayatın darbesini yemiş olduğunu daha sonra bize anlatan bir rikşacı tüm süreç içerisinde peşimizde ve bize “yardım” ediyor. Ekranın yerini, gişeleri, ATM’yi gösteriyor. Sonunda “tamam, lan” diyoruz ve rikşacı ile ATM bulma, istasyona dönme ve sonrası şehir turu için anlaşıyoruz. (Gece treni beklerken fark ediyoruz ki, istasyonun öbür ucunda, burnumuzun dibindeki başka bir ATM’yi biz görmemişiz o da söylememiş.)

Paramızı çekip istasyona dönüp Hyderabad-Chennai biletini alıyoruz, bu arada ekranda bu akşam için yerimizin açıldığını görüp rahatlıyoruz. Eğer elinizde rezervasyon bileti var ve bu ekranda yerinizi veriyorsa, sadece numaranızı bir yere not edin o kadar. Yeni bir bilet ya da basılı bir şey almaya gerek yok. Tren gelmesine yakın yolcu listeleri perona asılıyor, orada da isimler çıkıyor.

Jhansi’de şehir turu

Biletler tamam, Jhansi’de şehir turuna çıkıyoruz, tren gece 23.30’da, etrafı görelim diyoruz. Rikşacı ilk olarak bizi şehir müzesine götürüyor, ama müze gezme modunda değiliz “burada olsa olsa minyatürler, bir kaç tapınak parçası vardır” diyerek, aslında adam başı 100 rupi vermek istemediğimizden müzeyi pas geçiyoruz ve Kale’ye gidiyoruz.

Jhansi Kalesi
Jhansi Kalesi

Kale gerçekten büyük bir kale, giriş 100Rs, gişedeki memur içeride “saldırgan” maymunlar var, sopalı koruma ister misiniz, 150 rupi diye soruyor. Biz “yok korkmayız maymundan falan” diyoruz fiyat 100 rupiye düşüyor. Acabalar içinde koruma almıyoruz ve kaleyi keşfe başlıyoruz. Güzel, temiz bir yer, girişte önemli bir top var. Yukarı doğru çıkıyoruz. Bizimle müzeye giren bir grup yola devam edemiyorlar. Çünkü orada bir maymun var, sakin sakin kenarda oturuyor. Ben de “Hintliler bile tırsıyorsa var bir şey, yoksa koruma mı alsaydık” derken. Arzu “bir şey olmaz” diye yola atılıyor, onu gören Hintli kızlar ve çocuklar Arzu’ya yapışıp maymun engelini geçiyorlar. Bu arada maymun kenarda öyle oturuyor. Kalede bir kaç maymun daha görüyoruz. İnsanlar biraz uzaklarından geçince biz de pek onlara yanaşmıyoruz. Bir Hintli kız grubu, Arzu ile fotoğraf çektiriyor, sonra gelip para istiyorlar. Giysileri falan gayet temiz ve yeni, hayret bir şey, para falan vermiyoruz. Bir saat sürmesi planlanan kale ziyareti biraz da maymunlar ve para isteyenler yüzünden yirmi dakikada sona eriyor.

Jhansi Kalesinde yerel halk
Jhansi Kalesinde yerel halk

Üçüncü durak, bir tapınak mı öyle bir şey ama 100 rupi giriş parası fazla, girmiyoruz. Rikşacı “yok ya beş rupi” diyor. Biz de “o size, bize değil” deyince bir hışımla gişeci ile konuşmaya gidiyor, kapıdaki yazıyı da görünce “ikspensiv, ikspensiv” diyerek hayretlerini belirtiyor.

Bizim tur erkenden bitiyor, istasyona dönerken Arzu “orkid” alacak, (yok buralarda öyle bir şey, bayanlar gelirken getirin). Anlamaz diye kadın pedi diyemediğimizden tuvalet kağıdı alacağız bizi bir süpermarkete götür diyoruz, “nat avalibeybil yani biz de olmaz öyle bir şey” diyor ama sonra süpermarkete benzeyen bir yerde duruyor, giriyoruz, hamburgerci, pastacı çıkıyor. Biz de akşam için yiyecek bir şeyler alıyoruz.

İstasyonda İnternet Kafe, yani modern bir istasyon, temiz bekleme odaları ve yatakhaneler var. Önce “upper class” bekleme odasına giriyoruz. Hintliler biletlerini gösteriyor, kayıt altına alınıyor ama bize “geç, gir” diyorlar. Aslında bizim biletle girilememesi lazım ama Hindistan’da turistlere bu tür kıyaklar çok zaman yapılıyor. Kriket seyrederek vakit geçmiyor, saat daha 16.30.. şu odalara bari bakalım diyoruz. Sabah bakmıştık klimalı odalar 450Rs, klimasızlar 250Rs. Hava serin klimalıya gerek yok ama hepsi sabahtan dolu idi. Altı üstü 15TL diyoruz ve bir tane klimalı oda alıyoruz. Oda “hangar” gibi, temiz, banyo, kocaman bir TV ve kablo yayın var. Biraz uyuklayıp, iki de film seyrederek geceyi buluyoruz.

Trenimiz bir saat gecikme ile geliyor. Yataklarımıza yerleşiyoruz. Klima soğuk yapıyor, o nedenle komşu Hintliler gibi uyku tulumlarını da çıkarıyoruz, klimalı 2class bileti 30TL kadar ama 20 saat sürecek yolculuk başka türlü çekilmez.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Bir Cevap Yazın