Evet Hindistan gezisinin sonuna geldim. Son bilgileri de verip olayı bitireyim. Colaba bölgesinden Mumbai havalimanına taksi ile 300 rupiye gittim. Gece saat 1’e doğru. Gündüz de aynı fiyat olmalı. Yani gece tarifesi falan yok. Belki ana caddeye çıksam daha ucuza bulurdum. Ama o saatte uğraşmak istemedim.
Havalimanında, Duty Free’de rupi kabul edilmiyor. Var olan üç tane döviz bürosu, tahmin edileceği üzere elde kalanları çok ucuza bozuyor. Havalimanı hala inşaat halinde, bu nedenle servisler, özellikle Pasaport Kontrolünden sonra tam oturmamış. Duty Free’lerde sigara, içki ve çikolatadan başka bir şey yok. Bulunsun diye hediyelik eşyalar satan iki tezgah koymuşlar. Burada 50 rupiye aldığım rikşa, 390 rupi idi. Gazete, kitap satan bir yer var, pek zengin değil, dergiler satılmıyor. İçeride Pizza Hut falan var. Yeme içmede sorun yok. Bir de geniş koltukların olduğu dinlenme odası. Erken gidenlerin işine yarar.
Havalimanına, ana girişten, bileti olmayanı almıyorlar. Hatta bazen çok erken gidilirse de alınmadığı söyleniyor. Biniş kartını almadan önce, içeride bulunan güvenlikten, uçağa verilecek bagaj geçiriliyor. Bir güvenlik bandı takılıyor. Ondan sonra check-in yapılıyor. Ben gittiğimde uçakta bir saat gecikme olmasına rağmen, kontuarı dört saat önce, erkenden açmışlardı.
Bagaj kaplama hizmeti var. Ücreti 200Rs, eğer güvenlik plastiği açtırırsa yeniden kaplama garantisi de veriyorlar. İsterseniz 40 rupilik streç film (mutfakta kullanılan, ev tipi) ve bir paket bandı ile de aynı işi görebilirsiniz. Ama bu işlemi güvenlik bandı takıldıktan sonra yapmalısınız. Yırtılırsa bir daha kaplayamazsınız. O nedenle ben güvenlik bandından geçtim. Sonra onların gözü önünde streç filmle sardım, bantladım. Güvenlik bandı altta kalıp, yarı görünmez olduğundan, n’olur n’olmaz deyip bir daha güvenlikten geçtim. İyi de oldu, iki bant ile sırt çantası parçalanmalara karşı daha bir güvenli hale geldi. Güvenlikçi elemanlar gülüp “bir daha gelmeyeceksin değil mi?” diye espri yaptılar.
El bagajınıza muhakkak havayolu şirketinin el bagajı kartını takın. Pasaport kontrolünden sonra bir damga vuruluyor ve bu uçağa binerken kontrol ediliyor. Adam bolluğundan mı nedir, bir kaç kişinin yapacağı işi on kişi yapıyor. Bu da haliyle süreci uzatıyor. Bu işlemler nereden baksanız bir buçuk, iki saat sürüyor. Ona göre havaalanına erken gidin.
Havaalanına giderken aklıma Arzu’dan iki gündür haber alamadığım takıldı. En son bir rikşaya binmiş ve Palolem’e doğru yola çıkmıştı. Nedense acayip huzursuz oldum. Havaalanında telefon etmek istedim. Ankesörlü telefon falan yok. İnşaat devam ediyor. Dışarı çıktım, bir gence telefonları sordum. “Gel” dedi, bir cep telefonu buldu. Bir kaç denemeden sonra, Arzu’nun kaldığı yerden telefonu açtılar. Zar zor anlaştık, ama orada olduğunu anladım. Telefonu ayarlayan genç Türk olduğumu öğrenince para almak istemedi, ama ısrar edip bir şeyler verdim.
Bu Hindistan seyahatinin son yazısı.. gelecek seyahatlerde görüşmek üzere diyerek klasik bir bitiriş yapayım 😎