Yolculuğun devamı epey sıkıcı oldu. Yemek ye, film seyret, müzik dinle, tekrar yemek ye, velhasıl geçmek bilmedi. Bir de üstüne dünkü beklemeyi eklersen, yaklaşık 24 saatlik bir yolculuk sonrası Cape Town’a vardık.
Ülkeye giriş
Güney Afrika bugüne kadar en kolay girdiğimiz ikinci ülke oldu. İlki Malezya idi, vize yok, o en uyuz olduğum form doldurma olayı yok. Tayland gibi kameralara kayıt, eğri bak, düz bak, yok. Tunus kolaydı ama orada termal kameradan geçirdiler, burda o da yok. Kıl kıl bakan pasaport polisi yok. Gayet neşeli bir hatun hiç bir şey sormadan “hoş geldiniz” dedi ve bir aylık vize kağıdını yapıştırdı. Biz de “bay bay” dedik, Güney Afrika’ya girdik. Uçak biletimiz iki aylık, bir çok ülke bu durumda, komşu ülkeye geçeceğim desen de, kıl tüy problem yaratabiliyor.
Cape Town’a vardık
Cape Town’da bizi bir arkadaşımızın yıllar önce İngilizce kursunda tanıştığı, ve sonunda oraya yerleşen, bir arkadaşı karşıladı. Gitmeden önce msn ve mesajlarla tanışmıştık. Bize evinde kalabileceğimizi söylemişti. Bu bizim için gerçekten büyük bir şans oldu.
Cape Town kendi başına dolaşan turist açısından pek pratik bir şehir değil. Burada her şey herkesin arabası olması üzerine kurulduğundan, taksiler, otobüsler çok pahalı. Havaalanından şehre otobüsle gitmek yaklaşık altmış-yetmiş liraya mal oluyor, artık Havaş pahalı falan demeyeceğim. Bu yüzden bazı hosteller yirmi-otuz liraya transfer yapıyorlar ama onu da bileceksin, akıl edeceksin. Taksi ile bir kaç kilometre gitmek en az elli Türk lirası. Belediye otobüsü yok gibi, sadece merkezi bir kaç hat var. Şehri boydan boya geçen bir tren hattı var. Bizim kaldığımız yerden 15 dakika yürüme ile ulaşılabiliyor. Şehir içinde bir kaç dolmuş hattı var. Onlar da zaten bir nevi yürüme mesafelerinde hizmet veriyor. İlk gittiğinizde Cape Town’da dolaşmak için en akıllı yol, ya bir araba kiralamak yada oldukça kazık olan turlardan birine kayıt olmak.
Hostel fiyatları
Kalınacak yerlerde dünya backpackers standartlarına göre oldukça pahalı sayılır. En ucuz kalınabilecek dormlarda bir yatak yüz rand, yaklaşık yirmi liradan başlıyor. Odalar üç yüz rand (60 lira) civarında. Sonuç olarak Cape Town transport ve kalacak yer açısından öyle ucuz bir yer değil. Fiyatı uygun olan bir kahve var, yemekler de ucuz sayılır, özellikle kalite fiyat açısından, ama bütçeyi yüksek tutmak gerekir, yani, İstanbul’da elli liraya yiyeceğin deniz ürünlerini yirmi liraya yiyorsun ama sonuçta yirmi lira da harcanmış oluyor. Bilmem anlatabildim mi?
İyi ki Arda ile tanışmışız, akşam çıktık bir arkadaşının arabası ile sahilde bir tur atıp şehir dışında süper bir pizzacıya gittik. Burada yaz olmasına rağmen gece hava epey bir serinledi. Ocak ayında bile gideceklerin hafiften polar tarzı bir şey taşımaları yararlı olur. Şehir dışında, sahil boyunca, sayfiye mahallelerinde, insanlar sokaklarda dolaşıyorlar, ıssız yerlerde koşu yapanlar bile var. İlk izlenim, buranın güvenlik açısından öyle abartıldığı kadar da tehlikeli olmadığı. Zaten bunu burada oturanlarda söylüyor.