Dün akşam bizimkilerin Güney Amerikalı arkadaşlarının partisine gittik. Güzel bir ev, parti bahçede. Girişte, ev sahibesine “hola” dedik. Önce, bir kaç kelime nezaketen İspanyolca öğrenmişiz zannettiler. Sonra Arzu ile “şakır şakır” konuşmaya başlayınca, şaşırdılar. Türk ve İspanyolca dünyanın her yerinde ilgi çekiyor. Gecenin ilerleyen saatlerinde “soyunmadan” striptiz dans yarışması yapıldı. Arzu yalandan iki göbek dansı figürü ile birinciliği kaptı. Ama ödül olarak verilecek şampanyayı o sırada birileri içtiği için, bir şişe şarapla yetinmek zorunda kaldı.
Pasta dağıtımı
Bugün Arda ile Wade otellere, restoranlara düğün pastalarını dağıtırken, biz de Joe ile hem onlara yardım ettik, hem de Cape Town’ın meşhur şarap bağlarını dolaştık.
İlk olarak yapımında benim de çalıştığım pastayı güzel bir kır evinde yapılacak düğün için bıraktık. Kat kat bardaklar üzerinde duran bu pasta denge açısından biraz hassastı ve sağ salim teslim edip, kanıt olarak fotoğrafladık. Bu fotoğraflama işi önemli, çünkü, daha önce düğün sahiplerinin pastaya bir şekilde zarar verip, siz böyle teslim ettiniz diye bizimkileri suçlamaları başlarına gelmiş. Onlar da artık işi sağlama alıyorlar. Cape Town’ın gecekondu mahallelerine yakın aşağıda fotoğrafı görülen yer sanırım eski bir çiftlik, şimdi böyle etkinliklere hizmet ediyor.
Şarap bağları
Daha sonra Cape Town’ın 45 kilometre güneyinde bulunan Stellenbosch Şarap bölgesine gittik. Burada uğradığımız Kanu Şarap Bağlarının restoranında şefler pastayı kurarken, biz de aşağıda şarap tadımı yaptık. Burada dikkatimi çeken bir olay, ufak ufak zeytin işine girmeleri oldu. Şu an dünya zeytin pazarı Akdeniz ülkelerinin elinde, Türkiye’de bunlardan biri. Son yıllarda zeytinyağı dünyada şarap kadar ilgi çeken bir ürün. Gördüğüm kadarı ile iklim müsait, eğer başarırlarsa zeytinyağı piyasasının önemli aktörlerinden biri olabilirler.
Şarapçılık Güney Afrika ekonomisi için önemli bir kaynak. Cape Town çevresinde bunu bir de turizm etkinliğine dönüştürmüşler. Buralarda cüzi bir para karşılığı şarapları ve yanında peynirleri falan tadıyorsun, beğenirsen alıyorsun. Trafik levhalarında bu yerler bir fıçı ve kadeh simgesi ile gösteriliyor. Ben şaraptan pek anlamam ama eğri oturup doğru konuşayım, Güney Afrika şarapları pek hoşuma gitmedi. Geçen sene Tunus’ta tattığım şarapların tadı ise hala damağımda. Galiba alkol ile çok içli dışlı olmadığımdan yumuşak, kolay içilen şaraplar hoşuma gidiyor. Mesela İspanyol ve Kapadokya şaraplarını da genelde pek sevmem. Geriye ne kaldı diyorsanız, haklısınız 😉
Yalın ayak
Güney Afrika’da sokakta çıplak ayakla yürümek sanki bir milli spor. Aşağıda fotoğrafta görüldüğü gibi, gayet lüks ve pahalı bir otele gelen üç kızın ikisi otoparktan otele çıplak ayakla giriyorlar.
Çıplak ayakla yürümek gerçekten çok keyifli. 🙂 Sanki hiç kullanmadığın bir başka duyu organın harakete geçiyor, gerçeklik duygun artıyor. Tabi cam kırıklarına dikkat etmek lazım.