Otobüs terminaline gitmek için Hilton’un arkasında bulunan ana caddeye çıktım. Böylece, sabah sabah Pattaya’nın meşhur kamyonet dolmuşları (songthaew) ile “hav maç” mücadelesi başlamış oldu. Bu kamyonetler ring seferleri yapıyorlar, ne tabelaları var ne de gidecekleri yön herhangi bir şekilde anlaşılıyor. Elinle gideceğin yönü işaret ediyorsun, duruyorlar. Zaten fazla seçenek yok, merkezdeki caddelerin çoğu mecburi istikamet.
Benim gibi otobüs terminaline gidiyorsan ya şoföre yada çoğunlukla onunla turlayan yanındaki kadına söylüyorsun. İlk sorduğum araç 100 baht istedi. Ben de “oha” dedim. Normalde turistlerden, eğer şoföre sorarsan 20 alıyorlar, asıl fiyat 10 bahtı hiç bir şey demeden bırakırsan “kop kun kraaap” deyip yollarına devam ediyorlar. Yolculuk kamyonetlerin kasalarında yapılıyor, inmek isteyen zili çalıyor ve öne dolaşıp şoföre parayı veriyor. Aslında para vermeden tüymeye bayağı müsait bir sistem. Biz de olsa ya arkaya bir muavin koyarlar yada araya bir pencere açıp, bu para alma-verme merasimini kolaylaştırırlardı. Velakin, bu sistem, sürekli zamana karşı bir yarışın hüküm sürdüğü şehirlerden kaçıp buralara gelmiş turistleri, yapacak çok fazla şeyin olmadığı bu tatil beldesinde, gevşetmek için yapılmış bir nevi meditasyon sayılabilir.
Ben ilk kamyonet fazla uçtu diyerek bir başkasını durdurdum, o da 200 istedi. Tam giderken 100’e de olur dedi. Beş altı denemeden sonra anladım ki terminale öyle 10-20 bahta gitmek mümkün değil. Sonun da kaderime razı oldum ve 100 bahtı bayıldım. Otogara varınca da adamlara hak verdim. Bayağı uzak bir yolmuş. (Sonradan anladım, ring seferi yapan dolmuşlar bu durumlarda, arkada normal müşteri yoksa, taksi moduna geçiyorlar, ona göre fiyat söylüyorlar. Dahası 2. caddeden direkt Victoria Monument’e dolmuşlar varmış. Orada kalıp, metro ile havalanı yapabilirmişim. İşte olayı bilmemezlik.)
Khaosan, Bangkok
Otobüs ile Ekkamai İstasyonu artı taksi kombinasyonu ile Bangkok’ta bitli turistlerin merkezi Khaosan Road’a vardım. Havalimanı AE2 otobüsünün durağında bulunan Sawasdee Hostel’de biraz pazarlıktan sonra 580 bahta bir oda aldım. Sonra da bir daha Sawasdee’lerin herhangi bir hostelinde kalmamaya karar verdim. Tamam, acayip gürültülü de olsa kliması falan var ama, nedense bu Sawasdee’leri sevmedim. Aynı fiyata çok daha güzel yerler var. Tabi, bunu keşfetmem dönüşüme yakın oldu.
Aslında, hiç bunlara da gerek yokmuş. Çünkü ücreti 150 baht olan AE2 nolu otobüsün sabahın 5’inde seferi daha başlamıyormuş. Ama durağın hemen yanında 130 bahta sabah 4’den itibaren saat başı minibüs kaldıran acenteler varmış. Daha sonra fark ettim ki, bu minibüsler her hostelin köşesinden kalkıyorlar. Hatta son gün dönerken Khaosan’ın ortalarında, 100B’a bile bilet satan bir yer buldum.
Neyse, yatış ve havaalanına gidiş olaylarını hallettikten sonra bir taksi ile Myanmar Konsolosluğuna pasaportu almaya gittim. Benim ki biraz ekabirlik oldu, nehirden tekne ile Sathon ve sonrası bir kilometre kadar yürüyerek çok ucuza gidebilirdim.
Bu arada ek bir bilgi vereyim. Myanmar vizesi İnternet’ten de alınabiliyor. Ücreti 70 dolar. Bangkok’dan almanın maliyeti ise 25 dolar + üç gün. Eğer Bangkok’a beklemek istemiyorsanız İnternet’ten almak iyi bir çözüm olabilir.
Pasaportu aldıktan sonra Skytrain ile MBK alışveriş merkezine gittim. Böylece nihayet Skytrain’e binmiş oldum. Tek gidişlik bileti almak için önce haritadan gideceğiniz istasyonun numarasını buluyorsunuz. Sonra İstanbul’daki jeton makinelerine benzer bir aletten bileti çıkarıyorsunuz. Gişeler bilet satmıyor (bazıları hariç) ama size paranızı bozuyor ve basacağınız numarayı söylüyor. (Satıyormuş, bunu bir kaç yıl sonra öğrendim yada satmaya başlamış)
Günün kalanını MBK’da geçirdim. Sonra Khaosan’a döndüm. Ertesi gün erken kalkacağım içinde çok fazla dolanmadan yatmaya gittim.