Sabah erkenden Myanmar konsolosluğuna gittim. Saat 9’a beş kala orada olmama rağmen önümde 40 kişi vardı. Yarım saat sonra ise vize ofisi tıklım tıklımdı. Kuyruğa girip bir form ve sıra numarası alınıyor. Fotoğraflarda arka plan beyaz olmalı imiş ama benim gri olan fotoğrafa bir şey demediler. Erken gidecek olanlar o formu İnternet’ten falan bulup, doldurup giderlerse iyi olur. Sıra gelince, pasaport teslim edilip 815 baht vize ücreti ödeniyor. Üç gün sonra da gel al deniyor.
Vize işini hallettikten sonra Air-Mandalay’ın ofisine gittim. Yangon’a varınca, hava alanında iki saat bekleyip uçakla Bagan’a devam edeceğim. Ayın 24 için ise Inle (Hohe)-Yangon uçak biletini aldım. Böylece geçen sene Jessica ve Barış’ın ızdırap dolu geçen otobüs yolculuklarının büyük bir bölümünü eledim.
Devamında yine taksi ile yine 100 bahta Hua Lampong tren istasyonuna geçtim. Ayın 26 için Bangkok-Chumphon tren biletini ve Koh Tao adasına giden otobüs-tekne kombinasyonunu aldım. Yani, ayın 26’sında Bangkok’a dönünce havaalanından tren istasyonuna geçip, Koh Tao’ya devam edeceğim.
Sonra taksi ile Pantip Plaza’ya giderken saat 19.30’a aldığım tren biletinin uçağın iniş saati ile aynı olduğunu fark edip taksiyi tekrar istasyona çevirdim. Neyse bileti saat 22.50’ye düzelttik. Çıkan ufak bir farkı da ödedim. Sonuçta tren ve (otobüs+tekne) için 480+550 baht ödedim.
Üç sene önce olduğu gibi yine aynı trenle gideceğim. Otobüs+tekne kombinasyonunu Chumphon’dan daha ucuza alabilirdim ama gelmişken alayım dedim. Bu sefer üst kattaki ofisten değil, istasyon gişesinden aldım. Turistlere yardımcı olan kız, bu açık bilet, ofislerden alsan kesin rezervasyon yapıyorlardı dedi ama sanırım ufak bir komisyon için böyle söyledi. Daha önce gittiğimizde rezervasyon falan yoktu. Herkesi kabul ediyorlardı. Yani, bile bile, ne olur ne olmaz deyip 100 baht fazla ödedim. (Meğer olay değişmiş, fazla ödememişim. İki hafta sonra trende tanıştığım bir Türk çift Chumphon istasyonunda aynı parayı ödediler)
Sonra, ikinci el fotoğraf malzemeleri satılan Pirom Plaza’ya gittim. Pentax için pek bir şey yoktu, olanlar da ucuz değildi. Hostele döndüm..
Öğleden sonra da Pantip’e gittim. Akşama kadar vakit orada geçti. Acıkınca, Pantip’in girişinde sağda, üç sene önce yemek yediğim restorana girdim. Tam hatırlamıyordum, galiba o zaman pek beğenmemiştim, ama ayak alışkanlığı. Bu sefer karidesli makarna, porsiyon az olmasına rağmen, çok hoşuma gitti. Üzerindeki yeşillik acaba, kabusum kişniş mi idi? Tüm riskleri göze alarak ısırdım, maydanoz çıktı 🙂
Khaosan
Sonra Khaosan’a döndüm. Yolda turalarken, döner tavuk satan elemana “Merhaba” dedim. Böylece Antepli Talat ile muhabbet etmeye başladık. O sırada Almanyalı Murat olaya dahil oldu. Sonra gittik birer bira içtik. Dönerci de geldi. Kore’deymiş. Üç ay önce buraya gelip Khaosan’ın ortasında tezgah açmış. Bizim milletin bu deli cesaretine hayranım. Elbette bu biraz da kaybedecek bir şeyi olmamasından kaynaklanıyor. Daha sonra Murat ile birer bira daha içtik. Ertesi gün Phuket’e devam edecekmiş. Ben de gün boyu bir oraya bir buraya yorulmuşum, Bangkok gecelerini ona bırakıp hostele döndüm.
Bir buçuk ay sonra döndüğümde Talat orada yoktu, yerini Taylı birisi almıştı. 2014 yılında gittiğimde Taylı dönerciler etrafı sarmıştı. 2018 yılında ise akrep satıcıları çoğalmış olmasına rağmen hala bir kaç tane dönerci vardı. Sanırım Talat Khason Road’a mobil döneri sokan ilk kişi oldu..
Ko Tao’ya gitmek için otobüs+vapur, tren+vapur dan daha ucuz oluyordu.
Bir de o yeşil giyimli sözde rehberler havadan komisyon alıyorlar adeta.
Geçen yıl Tayland a ilk gittiğimde Ko Tao’ya sleeper ile gitmiştim; bilet almak için gittiğimde beni ısrarla üst kattaki ofislere yönlendirmişlerdi, ama tabi tavırlarından anlayıp, fiyatı sorduktan sonra bir de aşağıdaki gişelerden sorup, gişelerden aldım.
Kaldığım ev Pantib Plazaya iki sokak ötedeydi. Ama Bangkok’un birçok yerinde birkaç tane Pantib var, sanırım. Benim Pantibim Nonthaburideydi.
Şimdi Tayland’da olup nefis bir Som Tam, ya da Tom Yam Kung yiyebilmek vardı. 🙂
Bol keyifli geziler diliyorum! 🙂
otobüs+vapur’un ucuz olduğunu biliyorum ama otobüsle gece yolculuğu hoşuma gitmiyor… eskiden hep üç kağıtçılar varmış. şimdi en azından o yeşil giyimli elemanları koymuşlar. tamam komisyonları var ama öyle rahatsız etmiyorlar. üstelik yardımcı da oluyorlar.
benim bildiğim bir pantip var, taksiciler hep oraya götürüyor, elektronikle meşhur olanı… daha diğerlerine vakıf olamadım 😉