Şehrin adı Meryem’in göğe yükselişinden geliyor. Buradan daha önce geçen yurdum gezginleri, yazdıkları yazılarda şehri insana huzur veren bir yer olarak tarif ediyorlar. Dünden beri sokaklarında dolaşırken bende de aynı duygu oluştu. Sonra bunun nedenini düşününce şu yargıya vardım. Bu şehirde araba ve motor sayısı az, binalar alçak, gökyüzü görülüyor. Sokaklarda insan sayısı da az, yollarda tek tük satıcılar var, kimse bağırıp çağırmıyor, her köşe başında polis ortamı daha da kontrollü hale getiriyor. Bu kasaba havası doğal olarak huzurlu bir ortam oluşturuyor.
Belki de o kadar sakin değil
Ama galiba bu şehir gerçekte böyle değil, biz turistler özel bir bölgede dolaşıyoruz. Bugün hostelde Paraguaylı bir kızla konuşunca olay daha da netleşti. “Tüm şehir böyle mi?” diye sorunca, asıl kalabalığın alışveriş bölgesi dördüncü market denilen bir yerde olduğunu söyledi “kamerayla gitme” diye de ekledi. Sonra hostelin ilgi alaka dolu yöneticisi Lilia’ya sorunca, “kamera götür ama iyi koru” dedi. Bütün bu bilgileri aldığımda artık akşam olmuş pazar kapanmıştı.
Sokak fotoğracılığı
Sabah, makineye sadece geniş açı 16mm’yi taktım, sokaklarda fotoğraf çekerek güne başladım; saray, müze, katedral derken, öğleden sonra oldu.
Mate’nin vatanı
Bir kadına sattığı otları sordum. Buranın milli içeceği terere çayı imiş otlar havanda dövülüp, su ilavesi ile soğuk bir içecek elde ediliyor. Ufak kızı bu olayı gösterdi ben de fotoğrafını çektim. İnsanlar ellerinde kocaman termoslarla dolaşıyorlar. Bu da başka bir hastalık, neyse bize çay adeti bulaşmış da bu gelmemiş, yoksa en ufak gerginlikte, millet termosları birbirinin kafasında kırardı.
Şimdi Türkiye’de az buçuk buraları bilenler mate çayını Arjantin’e, biraz daha bilenler Uruguay’a ait zannederler ki öyle değilmiş. Bu bitkinin orijini Paraguay, zaten Latince isminden de anlaşılıyor “ilex paraguariensis“. Paraguaylılar bunu soğuk içiyorlar, adına da “terere” diyorlar. Bitkiyi bir de tencerede susuz ateşe koyup, biraz kömürleştirip sonra su ekleyerek sıcak bir içecek elde ediyorlar ki, bu da “cocido” oluyor.
Dün Lido’da yemek yemiştim. Bir de benzeri Bolsi’yi göreyim dedim. Bira, patates yaptım. Gördüğüm kadarıyla Bolsi yemek olarak daha kaliteli ve pahalı. Hesabı öderken kasadaki kadına mekanın bir fotoğrafını çekebilir miyim? diye öylesine sordum. Ne işime yarayacaksa!.. Kadın, mekanın sahibesi donya bilmem kime soralım falan deyince “kalsın” dedim ama çıkarken bir kare aldım. Hani gece kulübü falan olsa anlayacağım, alt tarafı kafe-restoran 🤔
Hostele dönünce hostelworld.com’dan Buenos Aires’te Tango Backpackers’a üç günlük rezervasyon yaptırdım. Hosteli seçmemde, orayı iyi tanıdığını anladığım Avusturya-Hollandalı çift etken oldu. Zaten aynı yerde yıllar önce Arzu da kalmıştı.
Arjantin’e hazırlık
Sonra Sol del Paraguay’ın ofisine gittim. Otobüs bileti aldım. 400 bin guaranis yani 160 lira. Böyle giderse yol paraları batıracak beni. Bu şirket yeni uçuşlara da başlamış, 150 dolar. Yirmi iki saat otobüs yolculuğuna göre daha avantajlı ama artık biraz tasarruf yapmam lazım. Güney Amerika’nın ekonomik gezme açısından eski çekiciliği kalmamış.
Anti parantez belirteyim, galiba şu an en ucuza gezilecek ülke Hindistan. Tam bileti alırken baktım, cebimde bileti alacak para kalmamış. Tamamlamak için hostele döndüm. Koğuşta bir çocukla konuşmaya başladık; Buenos Aires’li imiş, eve dönüyormuş. Otobüs biletini 450 bine Cruce del Sur’dan almış. Daha pahalı ama üç sıra yarım yatak dediklerinden. O bileti almak için terminale gitmek lazım falan, zor geldi. Sol del Paraguay’a geri döndüm. Sonra yine yemek için Lido’ya gittim, böylece bugün de akşam oldu. Yarın yollarda geçecek. Sadece keşke bileti daha geç saate alsaydım, sabah şu halk pazarını görürdüm.
Dün hostelde hiç hatun kişi yok “kızlar Paraguay’a gelmiyor mu” yazmıştım, bugün geldiler. Burada herkesin elinde bir laptop, vakitler İnternette geçiyor. Bir tek ben telefon ile bıdı bıdı yazıyorum.
Buralarda dolaşırken İspanyolca bilmek de garip oluyor. Tayland’ı, Hindistan’ı falan düşününce, bu da başka bir durum. Lilia’ya yolda konuştuğum insanlar, beni şivemden nereli zannederler diye sordum. Brezilyalı ya da İtalyan dedi. Türk zannetmeyecekleri kesin.