Dün gece, Anayasal başkent Sucre’den başlayan yolculuğum, Potosi, Oruro üzerinden sabahın hengamesi altında Bolivya’nın hükümet başkenti La Paz’da bitti. La Paz’a şehrin kaotik ilçesi El Alto’dan girdik. Şehrin rakımı 2900 ila 4200 metre, yani dünyanın en yüksek başkenti.
Otobüs terminalinden iki dakika yokuş aşağı yürüyüp, Avenida Montes’e vardım. Önce biraz ters yöne gittim. Sonra geri dönüp, köşedeki benzin istasyonundan bir yüz metre yürüyünce The Adventure Brew Bed and Breakfast’i gördüm. İçeri girdim. Stefan yerleşmiş kahvaltı yapıyordu. Stefan’ın söylediğine göre o çakaralmaz otobüs, çok rahat gelmiş. Kaloriferi bol bol yakmışlar, benden 45 dakika önce çıkmasına rağmen, geleli bir satten fazla olmuş. Hastalığı geçmiş.
Ben de aynı hostele rezervasyon yaptırdım. Sonra İnternet bulunan iki kat yukarı çıktım ve daha önce buluşmaya karar verdiğimiz Koray’ı beklemeye başladım. Koray ile Brezilya, Paraguay’da görüşemedim ama nihayet La Paz’da yollarımız kesişti. Koray yardımlarla, beş parasız Güney Amerika’yı gezmeye çalışıyor. Sayfası “yar bana bir yolculuk”un bağlantısı tavsiyelerde…
Koray şimdiye kadar bir otelde kalıyormuş. Bolivya’da çoğu zaman oteller daha ucuz. Peki bu gezgin milleti neden böyle hostellerde, koğuşlarda kalıyor derseniz. Herkesin cevabı aynı “sosyalleşmek için”. O güne kadar hostellere pek sıcak gözle bakmayan Koray bile bir kaç gün sonra bu nedenle fikrini değiştirdi. Koray gelince Stefan’ın kaldığı BB yerine daha ucuz olan The Adventure Brew Hostel’de kalmaya karar verdik. Hemen iki bina yanda. Bunlar iki kardeş hostel, biri daha kalite takılıyor. Ama bu da fena değil, gördüğüm en sağlam ranzalar burada. Hiç sağa sola oynamıyor, kale gibi. Banyoları da bol ve temiz. Güzel de bir barı var. Her gün, galiba saat yediye kadar, bir tane bira hediye ediyorlar. O gün saati geçirmeme rağmen birayı verdiler.
La Paz gezmesi
Öğlen, Koray ve Stefan bir şeyler yemeye çıktık. İdare eder bir yerde pizza yedik. Sonra Koray buralarda epeydir takıldığından ben Stefan ile turistik geziye çıktım. Stefan sabah bir yerleri görmüş. dörtlü bir müze varmış, amacımız onu ziyaret. Zaten bu müzeler La Paz’da gördüğüm ilk ve son tarihi ve turistik yerler oldu. Sonraki günlerde tembellikten başka bir yere gitmedim.
Yolda önce karşımıza “engelilerin eylemi” çıktı. Dün Sucre’de de görmüştüm. Engelliler bir kaç gündür tüm ülkede hakları için mücadele ediyorlar. Sloganları ise “sadaka değil, haklarımızı istiyoruz”.
Caddeyi geçemeyince başka yerden yürüdük, bu sefer de karşımıza şehrin merkezi Plaza Murillo’da askeri bir tören çıktı. İngiltere, Fransa vs. elçileri hükümet sarayında arzı endam edecekler, teker teker geliyorlar. Orada biraz takılıp, resmi törenleri izledik. Sonrada asıl amacımızın olduğu bölgeye, yani Jaen sokağı müzelerine yöneldik.
Burada dört küçük müze tek biletle geziliyor. Bilet ise Costumbrista müzesinde satılıyor. Hoş ve şirin, kolonyal Jaen sokağı fotoğraf için uygun bir yer. Müzelerde ise ufak tefek objeler, resimler falan var. Küçük porselen biblolar, Murillo’nun evi, altın müzesi görülen ilginç şeyler. Bazı bölümleri de restorasyon nedeniyle göremedik.
Hava kararırken Stefan’la bedava biralarımızı içmek için hostele döndük. Koray’da işlerini bitirmiş bizi bekliyordu.
geçen yaz la paz da 5 gün kaldım. sen andes üniversiteler arası folklor festivalini fotoğraflama şansını yakalamıştım. fakir ama politik bir kültür bilincinin üniversitelere nasıl yansıdığını görmek ve latin amerika kültürüne etkisini görmek hem şaşırtıcı hem de zevkliydi. yolun açık, ışığın bol olsun gezginci kardeş…