Bu sabah da dün gibi bulutlu başladı yine öğlene doğru gökyüzü tamamen temizlenerek pırıl pırıl oldu. Aralık, ocak ayları tam, şubat ayı da böyle yarım güneşli olurmuş.
Öğlene kadar vakit; oda değiştirmek, hostelin bozuk modeminin yerine aldıkları yenisini konfigüre etmek, kırık bir lokerin menteşesini monte ile geçti. Öğlen, yarınki tur için uğradığımda beni saat beş buçuğa terminale bırakmalarının imkansız olduğunu söylediler, ben yemekteyken hosteli aramışlar söylemişler. Dünkü eleman acemiymiş, yanlış bilgi vermiş. Sağlık olsun, bugün tura giden Carlos’a sordum. Eh idare eder dedi. Ama oralara turla değil, geniş zamanda arabayla gitmek daha iyi olur diye de ekledi.
Ben de böyle olunca öğleden sonra plaja gittim. Bir güzel kızardım. Ama saat altı gibi soğuk yapmaya başlayınca geri döndüm. Bugün Pasifik Okyanusunun soğuk ve azgın dalgalarında daha çok oynaşıp keyif yaptım. Geçen yıl bu vakitler, Tayland’ta, yine böyle uzun bir plajda güneşin batışını seyrediyordum. Şimdi buradayım. İnsanoğlu kuş misali diye derin düşüncelere daldım. Bir de ufak bir plaj gözlemi; Şilili hatunlarda genç, yaşlı farketmiyor “bel” yok. Kalçalar sanırım yeşil doğa gibi And dağlarını aşamamış, kıtanın doğu yakasında kalmış.
Plajdan dönerken berberler sokağından geçtim. Gördüğüm kadarıyla tüm berberler kadın. Belki erkek berber de vardır ama ben görmedim. Bir de hepsi unisex. Akşam bir tane boş yakaladım, makineyle saç kısaltmak on lira.