Rio de Janerio’dan sonra iyice dönüş moduna girdim. Son durak, başladığım yer Sao Paulo ama oraya gitmeden önce arada kalan turistik kasaba Paraty ziyareti ile olayı tamamlayayım dedim.
Aslında Paraty pek aklımda yoktu, varlığını bile bilmiyordum. Martin ve Ana dünkü fırtınalı gecenin ardından biz oraya gidiyoruz, çok güzel bir yermiş deyince ben de onlara takıldım.
Otobüste facebookta gezinirken iki rehber arkadaşımın Paraty’ye gidiyoruz yazdıklarını gördüm. Hemen onlara mesaj attım, akşam buluşmaya karar verdik. Bu Martin ilginç bir adam, değişik bir kıskançlığı var. Benim bizim kızlarla buluşacak olmama epey bozuldu. Zaten kaç gündür her yere üçümüz birlikte gidiyoruz. Kaçamıyorum elemandan..
Neyse akşama tanıdıklarla buluşmak iyi oldu, Paraty kasabasında dolaştık, caiprinha içtik falan. Zaten bu şirin sahil kasabası, film dekoru için hazırlanmış gibi, ufacık bir yer.
Burada her şey güzel ama deniz temiz değil. Suya girmek için tekne turları alıp, açıklara gitmek lazım. Fiyatlar biraz yüksek olunca, haliyle gitmedim.
Paraty’de iki gece kaldıktan sonra Sao Paulo’ya geçtim. Turlardan tanıdığım bir arkadaşın evinde kaldım ve zaten gezilecek yerleri gezdiğimden bulunduğum mahalleden dışarı çıkmadım. Türkiye’ye götürmek için Kinoa, değişik soslar ve bol bol içki aldım. Bu şişeleri güzel bir şekilde paketleyip sırt çantasına sıkıştırınca kırılmadan eve kadar götürmek mümkün oluyor.
İki ay süren Güney Amerika gezisi böylece bitti. Artık önümüzdeki seyahatlere odaklanmak lazım 🙂
Kesinlikle gidilesi ve görülesi bir yer