Üç saat bir uykudan sonra saat dörtte uyandım. Ufak ufak sırt çantamı topladım. Hostelin girişine geçtim. Sevgilisi ile film seyreden resepsiyoncu fırladı “ya seni uyandıracaktım, unuttum” dedi. Ben “zaten beni uyandıracağına güvenmediğim için telefonu ayarlamıştım ama ona da gerek kalmadı. Geç gelen bir elemanın gürültüleri olayı halletti” diye cevapladım.
Önce otobüsle gitmeyi düşündüm ama gündüz aeropark adı verilen şehir içindeki küçük havaalanına giden otobüsün durağını bulamamıştım. Bir de sıcaktan ter falan, gece gece iki kuadra, yani iki parsel gitmeyi gözüm yemedi, elemana “bir taksi çağır” dedim.
Taksi gelene kadar İnternete girdim. Beşiktaş’a iki atmışız, doğum günü hediyesi oldu. Saat farkından dolayı erkenden gelen tebrikleri cevaplandırdım. Türkiyede öğlen, burada daha güneş doğmadı.
Taksi, havaalanına elli pesos, yani yirmi lira tuttu.
Check-in sırasında beklediğim sürprizle karşılaştım. Bagaj için 32 dolar aldılar. Bileti İnternetten alırken, bagaj için ekstra iki seçenek vardı. Normal bagaj için mi, ekstra kilo için mi anlayamadım ve hiç birini seçmedim, yoksa yirmi dolar verecektim. Bir de nedense beş dolar verip öncelikli yolcuyu seçtim ki hiç bir faydası yok. Uçakta zaten on beş kişi var. Boşuna para verdim. Bu bagaj olayı daha önce de olmuştu, hatırlamamanın cezası, on yedi dolar oldu.
Uruguay
Punta del Este’ye uçuş yarım saat sürdü, Uruguay ile Arjantin arasında şu an bir saat fark var. Bu farklar yaz saatini herkes değişik uyguladığı için başka zamanda başka olabilir.
Havaalanında ilk iş para bozdurdum, burada iyi geçirdiler, hem düşük bozdular hem de elli uruguay pesosu işlem ücreti aldılar, bir dolar on altıya geldi. Şu an terminalde baktım, normali yirmi liraya geliyor. Yüz dolarda neredeyse otuz lira.
Uruguay parasından bir sıfır atınca yaklaşık bizim para oluyor.
Punta del Este tipik tatil beldesi, ufak havaalanından Got otobüs şirketinin şehir merkezine servisleri var. Minibüslerle yapılan bu servis on lira, taksiler ise yetmiş lira.
Otobüs dedikleri ama minibüs olan servisin sempatik şoförü, terminale bırakır mısın? soruma ne demek diye yanıt verdi. Biraz daha şehir dışına bir yere gitmek isteyen Almanlara, dört dolar daha verin götüreyim dedi.
Terminalde Punta del Diablo bileti yirmi lira kadar. Saat 11’de kalkıyor, yol iki buçuk saat kadar sürüyor. Otobüslerde İnternet var, beklerken gelen gidenden bağlandım. Şimdi içinde bulunduğum otobüste de Wi-fi var, ama çalışmıyor
Punta del Este, havadan ve yerden gördüğüm kadarıyla yeşili bol, deniz vesaire, güzel bir yer. Tek problem yaz mevsimi kısa sürüyor. Sezonu iki ay kadar. Minibüs şoförü “burada herkes turizmden yaşıyor, iki ay çalışıyor, yılın kalanını elleri koynunda bekliyor” diyor.
Punta del Diablo’da beni Asunción’da tanıştığım Katrin karşıladı. Burada cabaña dedikleri, bungalov tarzı evleri kiralıyor. Bunlar aile için ve bu hafta kiracısı yok. Akşama doğru denize gidiyoruz. Ellinci doğum günümde Atlantik Okyanusunda yüzmek de nasip oluyor. Burası Okyanus kıyısı olduğu için deniz soğuk ve dalgalı, insanlar daha çok sörf yapıyorlar. Ama soğuğu çok sert değil, gayet keyifli. Yazlık kabanyalar geniş bir alana yayılmış durumda, denize varmak için bayağı yürümek lazım. Daha köyün içine gitmediğimden orası nasıl bilemiyorum.
Yaş günü yemeği
Sonra akşam balık, şarap ile dolunay eşliğinde doğum günü yemeği yiyoruz. Bilgi olsun. Şaraplar, yirmi liradan başlıyor. Ortalamsı kırk lira, fiyat duruma yüze doğru gidiyor. Salata yine yirmi lira civarında. Ana yemek otuz ila elli lira arası. Bir futbolcunun peşine takılıp buralara gelen, sonra da terk edilen İspanyol garson kız, şarap içtiğimiz için Arjantin’den getirdiğim ufak şampanyayı açmamıza izin veriyor. Bu iki aylık gezinin bir günü bitiyor.