San Pedro yolunda geceyi otobüsün Salon Cama yani salon salamanje yatak genişliğinde koltuğunda uyuyarak geçirdim. Biraz daha lüks olan bu servisin bilet ücreti 36 950 pesos.
Gece bir ara denize bayağı yakın gittik. Dalgalar neredeyse otobüse ulaşıyordu, ama neresi anlayamadım. Sabahın ilk ışıkları ile gerçek çöle varmıştık. Daha önce görülen çalı çırpıda kalmamış, sadece çıplak toprak, uçsuz bucaksız uzanıyordu. Bir kaç yerde maden tesislerinden geçtik. Yol kenarlarında ufak mezarlar görünüyor. Bu bir çok ülkede var. Kaza olan yere haç falan bir işaret koyuluyor. Burada mezar anıtı gibi bayağı süslemişler. Bir tanesi bayağı büyüktü, profesör bilmem kim yazmışlardı.
İki saat gecikme ile saat on buçukta San Pedro de Atacama’ya vardık. Köy çölde yeşil bir vaha, girişinde bir hoş geldiniz tabelası var, altında nüfus 2002 sayımına göre 1938 yazıyor. Ve orada asfalt yol bitiyor. Otobüs garajı hemen kasabanın girişinde.
San Pedro Backpackers hostel, bilmeyen için bayağı karışık bir yerde. İlk sapakta yanlış sapmışım. İkinci sapakta sorduğum bisikletli ise “ben sahibiyim” dedi. Burası hostelworld payı hariç sekiz bin pesos. Diğer merkezi yerler daha pahalı idi. Gerçi hostelworld’den rezerve yaptırmadan ucuz ve merkezi bir yer bulunurdu ama alıştım, garanti olsun diyorum.
Hostele varınca turlar hakkında bilgi aldım. Sonra beş dakika uzaklıktaki merkeze gittim. Merkez dediysem üç beş tane cadde, restoran, acente, döviz bürosu.. Vaktiyle buranın yerli bir halkı varmış. Hepsi yerlerini turizmcilere kiralamış yada satmış. Köy pratik olarak sadece turizmden geçiniyor.
Burası tam bir mahrumiyet bölgesi, rakım 2500 metre. Yiyecek içecek pahalı. Süpermarket yok. Bir kaç tane bakkal var. Köyde önce 5500 pesoya karnımı doyuruyorum. Bugün lüks takıldım, domates çorbası, biftek, yanında bol patates, dondurma ve pisto-limon. Pisto Şili’nin sert içkisi, bir kadehle hafiften kafayı buldum.
Sonra geçen haftalar buradan geçen Varuna gezgincilerinin söyledikleri acentaya bakıyorum. İndirim yok diyorlar, o zaman az biraz pahalı olsa da turları hostelden almaya karar veriyorum.
Ay Vadisi turu
Ay Vadisi turu öğleden sonra üçte başlıyor. Hostele varır varmaz resepsiyoncu kız telefon ediyor. Minibüs on dakika sonra geliyor. Bu tura sekiz bin peso verdim. İki bin peso da vadiye giriş parası. Bu vadide tuz çökeltileri kayalara karışmış, ay yüzeyi gibi görüntü oluşturuyorlar. Bir taraf kayalık, bir taraf kumluk. Yani anlayacağınız ilginç doğa şekilleri.
Geçen haftalarda buralarda tarihte görülmemiş yoğun yağışlar oldu. Bilindiği gibi Atacama çölü dünyanın en kuru çölü. Hala bazı sektörlere girilemiyor. (Şili İspanyolcasında, mahalle, bölüm, bölge türü her şeye “sector” diyorlar). Bu nedenle tuz mağaralarına giremedik. Tur kısa kesildi. Güneş batışından önce döndük. Tur almayanlar bisiklet kiralıyor. Bu çöl sıcağında bana pek akıl kârı bir iş gibi gelmedi ama epey bir bisikletli vardı. Sonra gittiğimiz Ölüm Vadisinde acayip bir rüzgar vardı. Sanırım uzak diye bisikletliler buraya gelmemişti. Son olarak yüksek bir yerden tuz gölünü görmeye gittik. Tüm yükseklik korkumu yenip kayanın ucuna, az biraz gittim. Rehbere fotoğraf çek dedim, hepsini flu çekmiş. Oradan da köye döndük.
İlk gün için bu tur iyi oldu, yarın tam gün bir tur var ona gidiyorum. Bir sonraki gün de Uyuni, yani Bolivya’ya geçeceğim.