Bugün, iki sene önce bir Anadolu turunda grubumda bulunan Beatris ile buluştuk, bu sefer o bana rehberlik yapacak. Beni önce Pacaembu’da bulunan Estadio Municipal’e götürdü. Burada fotoğraflar ile Brezilya futbol tarihinin anlatıldığı bir futbol müzesi de bulunuyor. Açıkçası burası çok vaktiniz varsa görülebilir, yoksa pek bir şey kaybetmiş sayılmazsınız.
Açık büfe yemek
Sonra Higienópolis alışveriş merkezinde bulunan Rascal Restaurant’a gittik. Bu Rascal zincirinde içecekler hariç sabit 60 lira kadar bir şey ödeniyor, sonra da açık büfeden tabaklar dolduruluyor. Restoranda, oturur oturmaz sırt çantamı yere bıraktım, hemen bir garson koşarak geldi ve benim “dursun orada, sorun olmaz” dememe aldırmadan bir sandalyenin üzerine koydu ve sonradan tüm sandalyelerde olduğunu fark ettiğim kayış ile sıkıca bağladı. Siz büfede yiyeceklere dalmışken çalınmaya karşı iyi bir önlem. Bizim için kazık fiyatı hariç lezzet olarak burayı tavsiye edebilirim. Bu Sao Paulo’da yapacak bir şey olmadığından işi yiyecek içecek olayına vermişler. Restoran öğle vakti tıklım tıklım dolu idi. Burada yemek yiyen insanlar o çevrede çalışanlar.
Gezmeye devam
Yemekten sonra tiyatro binası, Anhangabau parkı, Sé alanı, Kadetral gibi şehrin önemli yerlerini gezdik, aslını sorarsanız bu yirmi, çevresi ile kırk milyonluk devasa şehirde bunları görmeseniz de olur. Belki, sırf bu açıdan, görülmesi gereken bir şehir bu Sao Paulo.
Bu konuya daha ekleyeceklerim var ama HTC Desire’nin minik klavyesi ile şimdilik bu kadar..