Corn adaları büyük ve küçük olmak üzere iki tane. Şimdi bu adalar hakkında biraz bilgi vereyim.
Büyük adada sürekli ring yapan taksiler var. Fiyat fiks, 15C, gece ise 20C. Köy merkezinde, iskelede kaliteli bir restoran var, ayrıca bir sürü ev lokantası da yemek yenebilir. Bar ve diskolar var ama cumartesi gecesi dahil hep boşlar. Geçen Cumartesi gecesi herkesin önerdiği Nico’s bara gittik, gelen giden olmadı. Gece yarısı Bamboleo denilen yerde kalabalık var dediler, gittik. Evet orası biraz dolu idi.
Limanın bulunduğu merkezin hemen arkasında bir plaj var. Adoquinado yolu boyunca. Ağaçlar biraz gölge yapıyor. Deniz tertemiz. Karides fabrikasının yanından gidiliyor. Adada iki tane karides fabrikası var ama yemek için bir tane yok. Her gramı ihraç ediliyormuş. İstakoz ise genelde bulunuyor. Yanında klasik fasulyeli pilav ile birlikte tabağı 200C, yani 15 lira.
Piknik plajı merkeze yakın, yürüyerek on beş dakika mesafede. İlk gün yol uzak zannedip taksi ile gitmiştik, sonra baktık yakın, yürüyerek döndük. Sonraki günlerde de hep yürüdük. Büyük güzel bir plaj. Üç tane oda fiyatları elli dolardan başlayan otel var. Üç kere gittik, bomboş.
Plajın başında bir iskele var. Dün Türk bandıralı bir tanker yanaştı. Azra-S/İstanbul. Ayda bir Venezuela’dan yakıt getiriyormuş. Murat polislere sormuş, gemiciler arasında Türk yok demişler. Benim konuştuğum taksici ve bir satıcı ise tersini söyledi. Tanker beş altı saat burada kalıyor, bazı Türk gemiciler plaja, merkeze iniyormuş.
Karayiplere gelecek olanların dikkat etmesi gereken ufak bir problem var. Sandfly denilen bu ufacık sinek oldukça rahatsız edici sonuçlara yol açıyor. Özellikle durgun, rüzgarsız havalarda, kıyılarda aktif. Aslında olay Roatán adasında başladı. Hep sivrisineğe odaklandığımız için bu belayı fark edemedik. Vücudumuzu bir şeyler yedi. Önce bit, pire zannettik. Ama Corn adasına gelince bayağı rahatsız edici oldu. Özellikle Murat, Istakoz yemişti, bir kaç kişi o alerji yapmış dedi. Ama sonunda bende de artınca problemi çözdük. Wikipedia’dan gerekli bilgileri bulabilirsiniz, ama kısaca önlemek için bebe yağı etkili oluyormuş. Coconut yağı, sirke, vicks, tiger balm gibi başka çözümler de var. Bu mini minnacık, gözle zor görülen kum sineğine dikkat.
Gelelim Küçük Corn adasına. İki gün büyük adada kaldıktan sonra, saat onda panga dedikleri büyük kayık ile küçük adaya geçtik. Önce 5c liman vergisi ödeniyor. Tekne ise 140c. Yolculuk 15 ila 35 dakika sürüyor. Tekne de ön tarafa oturursan gümp gümp diye her suya vuruşta kıç kemiklerinin kırılma ihtimali var. Arkada oturursan sırılsıklam ıslanma. Artık birini seçeceksiniz. Sırt çantaları da bayağı ıslandılar. Uyanık ya da durumu bilenler jumbo çöp torbası edinmişler, çantaları onlara koydular.
Küçük adaya varınca, hiç beklemediğimiz bir süpriz ile karşılaştık. Tüm yerler dolu idi. Adanın arka tarafında yarısı yırtık bir çadır bulduk. Mecburen ona yerleştik. Daha kötüsü günlerdir pırıl pırıl olan gökyüzü kapanmış, yağmur başlamıştı. Fazla detaya girmeyeyim, Stedman’ın yerinde, adamın yardımları ile gece yağan tropikal yağmura rağmen fazla hasar vermeden geceyi geçirdik. Denize falan giremedik. Ertesi gün büyük adaya gerisin geriye döndük.
Küçük ada aslında ilginç bir yer. Bir kere adanın tüm çevresi yarım saatte dolanılıyor. Ön tarafta yaprak kımıldamıyor, sıcak dayanılmaz, beş dakika yürüyüp arka tarafa geçiyorsun, püfür püfür, deniz dalgalı, İspanyol eleman sörf yapıyor. Sivrisinek, sandfly yok. Bir yer bulabilsek, yağmur da yağmasa, orada kalmak isterdim. Küçük adada bir kaç tane dalış merkezi de var, ama koşullardan şevkim kaçtı.
Küçük adanın tek yararı Stedman’ın akrabası Leonel’i tanımak oldu. Kruvaziyer gemilerde yıllarca çalışmış, bu nedenle İstanbul’a da gelmiş bu eleman bana Nikaragua konusunda bayağı bilgi verdi. Ayrıca yan çadırda kalan Amerikalı da gideceğimiz yerler konusunda bayağı güzel tavsiyelerde bulundu.
Yarın sabah yine yük gemisi ile Bluefields şehrine gideceğiz. Leonel diyor ki, orası haftanın her günü, 24 saat fiesta, karnaval olan bir yermiş. Nikaragua’da böyle başka bir yer yokmuş. Sodom ve Gomore dedi. Göreceğiz bakalım.