Dün sabah korkunç bir yağmur yağdı ama öğleden sonra duruldu, denize girebildik. Bulutlu falan idi ama epey kızardım. Plaj güzel ama bizden başka kimse yoktu. Bu kadar deniz yeter dedik ve bugün..
Punta Gorda diye çıktım yola Honduras’ta buldum kendimi… oldu.
Gün zaten salakça başladı, sabah yedide çıktık yola. Dangriga otobüsü ile ana yola kadar gittik, orada inip durakta Punta Gorda otobüsünü beklemeye başladık. Orada büfe gibi bir şeyi olan kadın “otobüs saat onda gelir” dedi. İki buçuk saatten fazla otobüs bekledik.
Meğer Placencia’da otobüse bindiğimiz yerden İndependence’ye tekne varmış. Saat onda binsek, on dakikada karşıda olacak ve durakta o kadar saat beklediğimiz aynı otobüse binecekmişiz.
Punta Gorda’ya gelince muavin Puerto Barrios ve Livingston’a gidecekler burada iniyor dedi ve tekne şirketinin kulübesini gösterdi.
Yarım saat sonra, yani saat birde, Livingston üzeri Puerto Barrios’a tekne varmış. Bu teknelerin saatleri falan Lonely Planet’te tamamen yanlış. Onlara kalsa Livingston’a sadece haftanın belirli günü tekne var. Bir de cuma günleri Placencia’dan direkt tekne var ama biz onu kaçırmıştık.
Ben Livingston dedim, arkadaşlar Puerto Barrios. Tamam dedim. Fiyatlar da ilginç, Livingston daha yakın olmasına rağmen 60Bz, Puerto Barrios ise 50Bz.
Tekne biletini alınca karşıda bulunan gümrükten geçiliyor. Belize’den çıkarken 19 USD çıkış parası ödeniyor. Kalınan günlere ve çıkılan kapıya göre bu artabiliyor.
Tekne bir saatte Livingston’a varıyor. Tekne dediğim büyükçe bir kayık, ama güçlü bir motoru var. Gümp gümp sulara vura vura açık denizden gidiliyor.
Livingston’dan Puerto Barrios yarım saat çekiyor. Tekneden inince biraz ileride, sokak içinde, gümrük binasına gidip Guatemala’ya giriş yapmak gerekiyor.
Yapmasan ne olacak, hiç. Burada kaçak kalabilirsin, kimse geldin, gittin demiyor. Çıkarken de sen istemesen sormuyor. Yakalanırsan ne olur bilmem.
Gümrükten çıktık, iki tane Arjantinli hatun var. Yol boyunca muhabbet falan, onlar Honduras’ın Roatán adasına gidiyorlar. Biz de oraya gideceğiz ama Rio Dulce bölgesini, belki Copán’ı gezdikten sonra.
Ama şeytana uyduk, bu çapkınlık olayını beceremiyeceğimizi, en azından benim, bile bile hatunlara takıldık. Puerto Barrios’da gümrük binasından çıkınca, bir taksici peydah oldu. “Akşam oluyor, ancak Honduras’ta Puerto Cortés’e kadar gidebilirsiniz, adam başı yirmi beş dolarınızı alırım” dedi. Al takke ver külah tamam dedik, üçüncü arkadaşı orada satıp 🙂 ikiye iki tam saha markaj yola çıktık. Rota değişti, plaja, Roatán adasına gidiyoruz. Adaya gitmek için aslında Ceiba şehrine gitmek lazım. Bugün oraya kadar varmamız biraz zor..
Taksi ile az biraz gittik, gök yarıldı, okyanus aşağı boşaldı, derken arabanın harareti tavan yaptı. Saniyede sırılsıklam olunup kaput açıldı. Radyatör boydan boya yarılmış. Yukarıdan sular seller akıyor, araba susuzluktan geberiyor. Velhasıl sabun falan tamir derken bizim taksicinin tanıdığı bir taksici yanaştı. Ona transfer olduk ama makine küçük, sırılsıklam sırt çantaları kucakta. Neyse taksici “evim biraz ileride, orada daha büyük aracım var” dedi. Aracı değiştirdikten sonra şoförün küçük oğlanın ağlamaları ile tekrar yola koyulduk.
Yeni geniş, ferah mini-minibüs ile sınıra varmamız bir saat aldı. Daha demin girdiğimiz Guatemala’dan çıktık. Bu sefer yirmi quetzales istemediler. Honduras’a girdik, üç dolar aldılar. Memur, biz itiraz edince, çıkardı, kanunu gösterdi.
Gece vakti Puerto Cortés’e girdik. Şoför garip bir paniğe kapıldı. Düz yolda kaldırıma çıktı. Camları kapattırdı. Görünen o ki buralar feci halde sakat yerler. Daha sonra söylediler uyuşturucu trafiğinin geçiş yolu imiş. Neyse araya sora, Lonely Planet’ten El Centro Oteli bulduk. Resepsiyoncu kız kalın bir zincirle kilitlenmiş kapıyı açtı, çabuk çabuk diyerek bizi içeri aldı, bu arada hatunlar, elde telefon daha ucuz yer aramak için ara caddelere girmeye çalışıyorlar. Taksici bizi bırakıp nasıl sağ salim eve döneceğinin derdinde. Neyse oraya yerleştik, oda fiyatı, iki kişi, 511 lempiras. TL için bir sıfır atıyoruz yani elli lira gibi bir şey ediyor.
Daha sonra hatunlar ile hemen yakında bulunan şehir meydanında Pizza Hut’da gittik. Sokaklar ıssız ama içerisi aile kaynıyor. Heineken biralar içildi kızlar ile daha samimi olmak için her şey yapıldı ama dalga boyları tutmadı. Sabah olsun bir duruma bakalım dedik.
İşte böyle geldik Honduras’a