Dokuzu biraz geçen yola çıktık. Buçuğa doğru Moyogalpa otobüsü geldi. Sırt çantalarımız olduğu için muavin bizi amerikan school bus’a arka kapıdan aldı. Çantaları her zaman olduğu gibi arkaya sıkıştırıp, yakın bir yere oturur oturmaz “abi Türk müsününüz?” sorusuyla, adada o an için bulunan T.C. vatandaşı sayısını altı olarak istatistiklere geçirdik. Kemal’in bizden farkı, gezgin değil, yerli. Beş senedir San Juan del Sur’a yaşıyormuş. Adaya kız arkadaşını görmeye gelmiş. Takı yapıp satarak hayatını kazanıyor.
Birlikte Moyogalpa’dan Che Guevara feribotu ile ana karaya geçtik. On beş cordobása Rivas’tan San Juan’a giden otobüslere götüren arkadaşı taksici Francisco ile kısa bir pazarlık sonucu 250 cordobása anlaşıp Corn adasında Amerikalı Jon’un tavsiye ettiği hostel Elizabeth’e kadar gittik.
San Juan küçük bir sahil kasabası, hafif dalgalı, ama kalkan kumlardan çamurlu gözüken bir plajı var. Pasifik olduğu için haliyle su soğuk. Açıkta bir kruvaziyer var. Sokakta bir sürü turist dolanıyor. Çevrede sörf yapılan başka plajlarda var. Bazı köşelerden bu sörf plajlarına dolmuş kalkıyor. Yine sahilde sıra sıra güzel ama fiyatları şimdiye kadar alıştığımızdan farklı yani daha pahalı restoranlar var.
Akşam Kemal’in tanıdığı bir İtalyan’ın yerinde pizza yedik. Gece geç vakit bir rock bara takıldık. Aslında pek ambiyans yok. Mekanlar boş. Hafta içi olduğundan olmalı. Söylediklerine göre burası hafta sonu canlanıyormuş, bütün çevre halkı buraya akıyormuş. Otele dönerken bir çift dikkat edin etrafta hırsızlık var, az önce cüzdanımızı götürdüler dediler, bayağı panik olmuşlardı. Tamam sakin olun dedik, yola devam ettik.