Epeydir yazmıyordum, şimdi biraz geriye gideyim, Meksika biraz hızlı nasıl gezilir, anlatayım. Küba’dan Cancun’a gelip Yucatán bölgesinde yirmi gün yağmurlu hava ve grip ile mücadele ettikten sonra 13 Aralıkta kardeşim Küba’dan geldiği için Valladolid’ten Cancun’a geri döndüm. Ercihan ile buluştuk, onun on günü olduğu için hızlı bir program yaptım ve yola koyulduk.
Ertesi sabah erkenden çıktık, Moloch hostelin hemen yakınında olan ADO otobüs terminaline gittik. Biletlerimizi Tulum, las Ruinas (ören yeri) olarak aldık. Tulum antik şehri sapağına geldiğimizde, sırt çantalarını bir daha taşımamak için, daha önce ören yerini gördüğüm için, şoföre ben Tulum şehir merkezine gideceğim dedim. Olur, problem yok dedi.
ADO otobüslerinin arkeolojik alan durağı ana yol kenarında, daha önce beş gün kaldığım Lobo Inn hostelin karşısında. Buradan içeri bir beş yüz metre yürünüyor ve ören yeri alanının bilet gişelerine varılıyor.
Şimdi bu ören yeri bir kaç şekilde ziyaret edilebiliyor.
Cancun’da kalıyorsun, bu ADO otobüsleri ile günü birlik gidip dönülebilir, yol bir buçuk saat.
Playa del Carmen’de kalıyorsun, beş dakikada bir Tulum’a minibüs var, yol elli dakika.
Cancun’dan çıkıp, sırt çantası müze girişinde emanete bırakılıp ziyaret yapılır, sonra minibüs ile Tulum şehir merkezine gidip, oradan otobüsle başka bir yere devam edilebilir. Ya da daha önce benim yaptığım gibi yola devam etmeyip Tulum’da bir hostelde bir kaç kalınabilir.
Sonuçta Yucatán bölgesinde bulunan yerler yakın, ilgi alaka durumuna göre çeşitli oynamalar yapılabilir. Ercihan ören yerini gezdikten sonra merkeze onu beklediğim ADO terminaline geldi, yarım saat sonra kalkan Valladolid otobüsüne biletimizi aldık ve yola devam ettik.
Valladolid’e varınca bizi yağmurlu bir hava karşıladı. Sırt çantalarını daha önce de kaldığım La Candelaria hostele bırakıp, akşam karanlığı basmadan hemen şehir içinde bulunan Zaci cenotesini ziyaret ettik. Girişi en ucuz ve büyük cenotelerden biri olarak biliniyor. Hava serindi biz yüzmedik ama yüzen birileri vardı.
Sonra Valladolid meşhur yemek mekanı Mercado’da yemek yedik. Açıkçası ben bu Meksika yemeklerini pek tutmadım. Yani şimdi bu satırları Tayland’dan yazıyorum. Geçen sene gezdiğim Peru’da süper mutfağımız var, Meksika’yı geçtik diyorlardı. Meksika mutfağı bence hala bir tık önde ama genel olarak bu Güney Amerika mutfakları, benim gördüğüm hem sağlıksız hem de lezzet ve çeşit olarak fukara. Akdeniz (İspanyol, Fransız, Lübnan, Türk vs.) yanına bile yaklaşamaz. Uzakdoğu (Japon, Çin, Tayland vs.) tırnağı bile olamaz diyerek konuyu benim açımdan bitireyim.
İkinci gün, kahvaltıdan sonra yola koyulup ADO terminaline gittik. Chichén Itzá ‘ya Merida’ya giden Oriente otobüsleri ile gidiliyor. Otobüs bizi ören yerinin kapısında bıraktı.
Chichén Itzá piramitleri Meksika’nın en önemli arkeolojik yerlerinden bir tanesi. Neyse geldik, giriş parası 15 dolar. Ercihan’a dedim, sen gir gör, ben girmiyorum, bir ören yeri için bu fahiş fiyatı vermem. Zaten bir sürü gezgin hakkında pek iyi konuşmamıştı, neyse fotoğraf makinesini Ercihan’a teslim edip dışarıda bekledim. Bu 15 doların hikayesi de, Meksika’da ören yerleri genelde 64 peso yani on lira kadar. Burada Yucatán eyaleti üzerine bir de kendileri için koymuş, fiyat benzerlerine göre ikiye katlamış.
Bu arada müze girişinde bulunan marketin için ufak bir ADO ofisi varmış, oradan Merida’ya otobüs biletlerini aldım. Saat vermiyorlar, dışarıda daha önce inilen yerde, gelen ilk otobüsle devam ediliyor. Bu Oriente otobüslerinde daha önce yazdığım gibi şoför asıl bileti kesiyor.
Akşam üstü Merida’ya vardık, otobüste tanıştığımız iki kız da aynı hostele gidiyorlardı, ilk terminale varınca buradan yakın dediler, takıldık peşlerine, ufak bir şehir turu yapıp, bir yirmi dakika yürüme sonrası Nómadas hostele vardık. Daha sonra fark ettim, eğer ikinci ve son terminalde inseymişiz, bir beş dakika daha az yürüyecekmişiz. Sonra çıktık Burger King’de hamburger yedik, Meksika yemekleri üzerine bayağı iyi geldi 🙂
Gece resepsiyoncu kızın tavsiyesi ile modern bölgede dolaştık, Bağdat caddesi gibi uzun bir cadde. Bir hareket yok. Bir kaç restoran, kafe, millet öyle oturuyor. Bir yerde dondurma niyetine tatsız tuzsuz bir sorbete, meyveli buz yedik, bir kase yedi lira. Bir de kalantor, kokona tipler lüks arabalarla bir afra tafra ile buraya geliyorlar. Tarihi bir yermiş, bir yandan da acıdım buranın zengin milletine, paran var ama aldığın servis bu. Bizdeki bırak özel ve güzel yerleri, artık sıradan ticari zincir olmuş bir Özsüt, Mado, Saray bile bunlara göre çok fazla kalite.. Neyse belki vardır daha iyi yerler ama görmedim sonuçta.
Merida’da ertesi gün otobüs terminaline gittik, sadece akşam saat ondaki Palanque otobüsüne yer varmış, son kalan iki bileti aldık. Sonra resepsiyoncu kızın ziyaret edin dediği bir bayrak anıtı mı ne varmış, dün geceki uzun caddenin sonunda, oraya gidelim dedik. Haritadan baktım, yakında bir Valmart var, orada Valmart yazan bir dolmuş minibüse bindik. Ama bir baktık, çıktık şehir dışına doğru gidiyoruz, AVM’ler bölgesine geldik. Neyse madem geldik, Valmart’ı gezdik. Sonra dolmuş ile merkeze döndük.
Yemek için bakarken dün çamaşırları yıkamaya verdiğimiz kadın, Chaya Maya diye bir yer önermişti. Acaba gitsek mi derken, rehber bir arkadaşın Merida’da bir Türkün restoranı olduğunu söylediğini hatırladım. Telefona kaydetmiştim, notlara baktım, aynı yer. Ben arkadaş, Türk ve restoran deyince kesin yine dönercidir diye hiç dikkate almamıştım. Meğer buranın en kaliteli yerlerinden, hemen hemen tüm turistlerin gittiği, kapısında her daim kuyruk olan bu restoran Yucatán yemekleri veren bir yermiş. Sahibi Meksikalı bir hatun ile evli Türk o sabah hesaplar için uğramış, pek orada olmuyormuş. Chaya Maya’a ufak bir giriş, yemeği, meyve suyu, ana yemek, birer bira, iki kişi toplam 56 lira tuttu. Bu kadar kaliteli, popüler bir yer için pahalı sayılmaz. Sahibi Türk oralarda olsaydı, bir indirim falan yapar mıydı, bilmiyorum..
Sonra sokaklarda dolanıp akşam otobüsü için zaman doldurduk. Merida’da ilgimi çeken bir şey, şehrin ana meydanında bedava İnternet var ya, park duvarlarına bir sürü priz koymuşlar, millet telefonlarını şarj etsin diye. Güzel bir uygulama.
Neyse bu yazı biraz uzadı, burada bitireyim, yarın sabah Palenque ören yerinden hızlı Meksika gezimize devam edeceğiz. Onu da bir sonraki yazıya bırakayım.