Playa del Carmen’den sonraki durak Cozumel adası oldu. Cozumel adası hemen Playa’nın karşısında. Deniz otobüsleri ile yarım saatten biraz fazla bir zamanda geçiliyor. Şu an üç tane değişik şirket seferler yapıyor. Ben daha önce kalkan bir feribot olmasına rağmen, yarım saat daha bekleyeyim dedim ve 135 peso fiyatı ile diğerlerinden bir yirmi peso daha ucuz olan Barcos Caribe ile adaya geçtim. Sonuçta adaya giderken gidiş dönüş bileti almayın, hiç gerek yok. Fiyat avantajı olmadığı gibi, her an bu üç şirketten birinin seferi oluyor.
Sabah hava muhteşem idi, ben de şu hastalık geçer, dalış, şnorkel gibi aktivitelere başlarım artık diye düşünüyordum ama her şey adaya varınca bitti.
Cozumel adasında Amigos Hostel’de kaldım. Büyükçe bir bahçesi, güzel bir havuzu, çardakları, dormları tertemiz, içierde dışarıda banyo.. yani güzel bir hostel, kötü yanı en yakın plaj iki üç kilometre uzakta. Feribot limanından ise bir on beş dakika yürümek gerekiyor.
Hostele giderken önce hafiften bir yağmur başladı. Hostele geldim, kapıyı açan olmadı, o sırada burada kalan bir eleman geldi, içeri girdim. O temizlik işlerine bakan kadını çağırdı falan. Odaya yerleştim. Bu sırada o bilindik tropikal yağmurlardan biri başladı. Ben hala umutlu bu nasıl olsa yarım saatte geçer, sonra denize giderim modundayım.
Yağmur geçer gibi oldu, önce yirminci caddede bulunan Las Palmas restorana gittim, tipik bir Meksika lokantası, yemek yiyenler yerel halktan. İyi kötü bir balık yedim. Sonra şehri dolaşmaya başladım. İşte bilindik turistik yerlerden. Her tarafta kuyum, hediyelik eşya mağazaları. Hatta Türklerin bile var, turizmciler bilir, Matis. Orada bir elemanla konuştum, kışın Kuşadası, yazın burada çalışıyorlarmış. Gemi turlarıyla gelenlere halı, kuyum satmaya çalışıyorlar. En yakın plaja kadar gideyim dedim, git git yol bitmedi, geri döndüm.
Bu ada iyi güzel de bir yerden bir yere gitmek için ya taksi tutacaksın, ya da motor, bisiklet falan kiralayacaksın. Yani toplu taşıma diye bir şey yok.
Dalış, şnorkel için bir ton yer var, fiyatlar üç aşağı beş yukarı aynı, mesela şnorkel, kaldığım hostelin özel fiyatı 23 dolar, o da iki buçuk saat falan sürüyormuş. Dalış, normal, düz dalışlar, iki dalış seksen dolar civarı. Yani biraz pahalı sayılır.
Neyse gece odadaki kızlar, klimayı açın demişler, bir de fan var, neme karşı 24 saat çalışıyor. Gece bir uyandım, baş ağrısı, burun tıkalı. Tam düzeliyordum, dalış olayı yine yattı. Zaten pahalı diye ikircikliyim. Sabah kalktım, ikinci gün, yağmur bir başladı, zaman zaman ağır sağanak halinde tüm gün devam etti.
Hava durumuna bakıyorum, önümüzdeki günler, bütün ay, hemen her gün yağmur var. Bu durumda ne yaparım bilmiyorum. İki hafta sonra birader gelecek, yoksa bileti alıp çoktan Tayland’a falan gitmiştim.
Bugün üçüncü gün, yağmur aralıklarla devam ediyor, Amerikalı çocuklar, baktılar olmuyor, Tulum’a gittiler, ben ise yarın gideceğim, gerçi orası da yağmurlu. Sonuçta şöyle bir iki hafta uzanıp yatacağım bir plaj olmayacak. Buralara dalış, plaj, cenoteler falan için geliniyor ama o da zor. Hesapta turizm sezonu başlıyor ama bu sene gelenler bayağı hayal kırıklığına uğrayacaklar sanırım. Sonuç olarak Cozumel olayı pek parlak geçmedi, en azından hostel güzel biraz güneş açınca havuz başına çöreklenirim falan zaman geçer.
Baktım yağmurdan yapacak bir şey yok müzeye gittim, pek bir numara yok, giriş ücreti 64 peso. Mercan’ların oluşumunu falan anlatmışlar. Sonuç olarak mercanları deniz dibinde değil müzede gördüm 🙂