Havana’da ilk günler pek bir şey yapmadım, daha önce rehber olarak geldiğimden tarihi turistik yerleri gezmiş, epey de fotoğraf çekmiştim. Hatta bir fotoğrafım çok ziyaret edilen bir Rus seyahat sitesi tarafından bir ay boyunca ön sayfada kullanılmıştı.
Günler, Tulipan otelde kalan arkadaşların Türkiye’den getirdikleri kavurma, zeytin ve dolmaları yemekle, Habana Libre otelin lobisinde ve sahildeki oldukça şık dekore edilmiş El Litoral isimli kafe-restoranda geçti. Bu arada bir rehber arkadaş grubu ile gelmişti, sabahları da onun kaldığı Capri otelde kahvaltılarımı yaptım. Demleme çay ve Ezine peyniri ile sanırım bundan sonra uzun bir süre görüşemeyeceğiz.
Ayın birinde Suat, çok eski arkadaşım Londra’dan geliyordu. Onun ilk böyle bir gezisi olacak. Fidel üzerinden Luis isimli bir taksici ayarladım. 25 cuc karşılığı beni alıp alana götürecek ve arkadaşı alıp dönecektik. O öğlen acayip bir yağmur yağdı, klasik tropikal durumlar. Alana gitme vakti yaklaşırken Taksici Luis aradı ve arabam bozuldu, ben gelemeyeceğim dedi. Biraz sonra da Suat aradı “uçak iki saat erken geldi, ben alandayım” dedi. Bu sırada Luis bir daha aradı, galiba taksi tamir olacak dedi, ben de arkadaş gelmiş deyince, alana yakınım, onu bir başka araba ile alıp getireyim dedi ve böylece olayı çözdük. (Daha sonra bu 25 cuc’un arkadaş kazığı olduğunu öğrendim, normal fiyat 15 cuc imiş.)
Casa Paticular
Suat ile hostelde yer olmadığından Casa de Ania’nın patroniçesi Ania’nın ayarladığı hemen yakında Infanta caddesi 204 numaralı binada, çatı katında, temiz, manzaralı bir Casa Particularda kaldık. Fiyat iki kişi 25 cuc, yani bir nevi hostel ile aynı fiyata geldi. Burası tam bir aile işletmesi, evin oğlu Luis altı ay kurs görüp yeni açılan bir restoranda çalışmaya başlamış. Baba boş zamanlarda karısı yolda satsın diye patlamış mısır yapıp paketliyor. Torunlar, babaanneler ara sıra üst kata çıkıyorlar. Galiba aile asıl alt katta yaşıyor. Adam balkonu da çevirip bir oda daha yapmak istiyor. Ama izin almak, gelen memura teşvik primi falan zor işmiş. Bir de inşaat, tadilat yapmak çok masraflı diyor. Çünkü bir oda ile vergiler falan kurtarmıyor diyor.
Eskiden mavi işaretli bu pansiyonları işletmek için psikolojik teste kadar bir sürü kriter varmış, şimdi her isteyen vergisini verdikten sonra evini böyle kiralayabiliyormuş. Bu nedenle rekabetten fiyatlar ve müşteri sayısı düşmüş, yani hoş geldin kapitalizm..
Bu kaldığımız yer Vedado bölgesi. Tarihi ve turistik yerlerin olduğu Eski Havana’ya ise ulaşım gayet kolay. Evin hemen yanından, ya da Habana Libre’den Capitol’a giden dolmuşlar var. Gençler hatırlamaz, aynı eski Üsküdar dolmuşları gibi Amerikan arabaları.. Dolmuş ücreti on peso ama iki kişi olunca bir cuc veriyorsun oluyor. Sadece bir taksici beş cup para üstünü verdi. Bir daha yazayım bir cuc eşittir 25 cup. on peso yani on cup bizim paramızla bir lira gibi bir şey. Bir cuc ise üç lira civarında.
Capitol’un karşısından ise Vedado’ya dönüş için dolmuşlara biniliyor, yalnız parmak ile ileriyi göstermek lazım. Bir de geriye gidenler var. İki ve üç yapanlar da diğer hatlar. Yani dolmuşlarda tabela yok, olay böyle hallediliyor.
Eski Havana’da gezilecek yerleri yazmıyorum, bir sürü sitede bulunabiliyor. Bu bölgede meşhur La Bodeguita del Medio y Floridita yanında yeni açılmış bir sürü şık mekan var. Bir bira iki cuc’dan başlıyor yani altı lira. Yemekler en ucuz tabağı on beş lira, çoğu 30-45 lira civarlarında. Turistik yerler cidden pahalı. Yolda Kübalıların olduğu ufak bir pizzacı vardı. 15 cm pizza, sadece peynirli, on peso yani bir lira, ben doydum. Bir bardak gazoz da iki peso, yani yirmi kuruş. Evet Küba turistler için pahalı ama her zaman bir çıkış noktası var.
Restoran olayı
Bu yemek işi ile ilgili bir şey daha yazayım olay anlaşılsın. Vedado’da mahallede, ara sokakta, Suat ile basit bir lokanta bulduk. Oturduk, içecekleri söyledik. Garson kız benim birayı açtı, bu sırada menüyü masaya koydu. Ortalama et, tavuk 15 cuc yani 45 lira civarı. Kıza bunlar çok pahalı sadece bir şeyler içeceğiz dedim. Kız “ama burası restoran, bir şeyler yemelisiniz, bira dahildi ve açtım” dedi. O zaman birayı ödeyip çıkıyoruz dedim. tam kalkarken, durun daha ekonomik bir menü var dedi. Fiyatlar 6 cuc seviyesinde olan yeni menü geldi. Fark ne dedim, içecek dahil değil ve yanına koyulan şeyler daha farklı diye bir yalanlar uydurdu.
İyi dedik, Suat tavuk ben kuzu et istedim. Kız, menüye dahil nefis bir avokadolu salata getirdi. Ayrıca koca bir tabak pilavı da masaya koydu. İki tabakta ayrıca soğan, domates vs. vardı ve en önemlisi çok lezzetli pişirmişlerdi. Bayağı hoşumuza gitti. Ama sonuç olarak, bir öğlen yemeği, ikişer bira falan da içtiğimizden 60 TL’ye patladı. Turistik bir kaç gün gezi yapanlar için bu belki normal olabilir ama benim gibi aylarca gezenler için bu çok fazla. Benim kriterim İstanbul’da mahallemde menüye verdiğim para. Harbiye’de Cafe de Köfte’de 17 lira. Bunun üstü benim kriterlerime göre pahalı. Başkası için bu farklı olabilir. Nevzat bu fiyatları yazmamak lazım, insanlar pek anlamıyor demişti ama yine de Küba’da sırt çantalı olarak dolaşacaklar için ben bir fikir vermesi için yazılması gerektiğini, özellikle ilk defa yola çıkacak insanlar için bu önemli diye düşünüyorum. Bu yazıları öylesine okuyanların fikirleri çok önemli değil.
Bu blog gezmek isteyenlere bilgi vermek için yazılıyor, asıl amacı bu.. Bir de bu fiyatlar her zaman, bir kaç yıl içinde değişebilir. Hele Küba’da bu değişimin daha hızlı olacağı gibi bir his var. CUC ve CUP’un tek para yapılması gibi şeylerden konuşuluyor. Bu olursa tamamen değişir ve sanırım fiyatlar daha bir dengeli olur.
Cep telefonu
Biraz da iletişim üzerine yazayım. Buraya gelirken uzun bir seyahat düşündüğüm için telefonu kontörlüye çevirmiştim. Havaalanında konuştuğum bir Türk arkadaş grubundan birinin Fidel ile iletişimi vardı ve pasaport kuyruğunda ona sim-kartı havaalanından alın, şehirden pek kolay değil diye mesaj attı, ama ben o sırada taksici ile pazarlık falan derken bunu unuttum. Zaten biraz pahalı olmasına rağmen, bir buçuk lira, SMS ile haberleşirim diye düşünüyordum ama mesajlarım nedense karşı taraflara ulaşmadı. Belki kontör bitti. Neyse ben de Küba’dan bir hat alayım dedim.
Hosteldeki eleman tarif etti, sabah erkenden çıktım, Habana Libre otelin biraz aşağısında Etesca yazılı binanın önündeki kuyruğu görünce doğru yerde olduğumu anladım. İki kuyruk vardı, içerde görevliye sordum, sağdan devam et dedi. Zaten her gelen “ultimo” yani sonuncu diye soruyor, kuyruk gayet muntazam ilerliyor.
Sıra bana gelince görevli kıza derdimi anlattım, önce kendi kartını benim telefona takarak, telefonumun onların hattını destekleme durumunu kontrol etti. Bir problem olmayacağını biliyordum ama yapsın dedim. OK. Sonra aldığım hattı kendi telefonunda denedi, o da OK. Böylece bir Küba hattım oldu. Sonradan Fidel baktı, ben bilmeden normal hat almışım. Turistler için olan haftalıklardan falan değil. Neyse bu olay bana biraz pahalıya patladı. Sim-Kart otuz cuc, artı on cuc’da başlangıç kontörü, toplam yaklaşık 120 TL.
Kız uluslararası SMS ücreti 1.5 cuc derken öbür memure fiyat düştü dedi, yeni fiyat 0.6 cuc. Küba içi konuşma dakikası 0.35 cuc. Görüldüğü gibi cep telefonu ile konuşmak Kübalılar için de hiç öyle ucuz değil. Burada ortalama maaşın 30 cuc yani 30 dolar olduğunu söylediler. (Hatta İnternet olmayınca, aslında bu hattı almak ucuza bir kaç kere mesaj atmak dışında pek de öyle bir işime yaramadı.)
İnternet
Havana’da sokaklarda dolaşırken bazı köşelerde, parklarda ellerinde telefonlar, ve hatta laptoplar bir sürü insan görülüyor, bunlar WI-FI noktalarının olduğu yerler. Bu yerlerde karaborsacılardan ya da hostellerden üç cuc’a bir saatlik İnternet kartı alınıyor, saati dokuz liraya İnternete giriliyor, hız bence fena değildi. Daha kötülerini de gördüm. Görüntülü konuşma yapanlar bile vardı. (daha ucuza getirmek için Etecsa’larda kuyruğa girip, varsa kart resmi fiyat 2 cuctan alınabilir, ya da karaborsacıya 2.5 teklif edilebilir)
Bu kartı alınca Android ya da Iphone’dan Etesca’nın ya da o bölgedeki herhangi bir yerin, genelde otel oluyor, hattına kablosuz olarak bağlanmak gerekiyor. Ben turist olduğum için Habana Libre otelin lobisini kullandım, yoksa sokaktan bağlanmak lazım, ya da otelin kafeteryasında turist fiyatlarından bir şeyler yemek içmek.
Bu aşamada telefon ağda oturum açma seçeneğini sunuyor. Açılan sayfada, benim Zenfone’da iptali seçip çıkan ekranda “bu hattı olduğu gibi kullan” seçiliyor. Tarayıcı kapanıyor, tekrar tarayıcıyı açıp (Chrome, Firefox hariç, bende Asus’un tarayıcı çalıştı, Motorola olan bir arkadaşta Opera ile hallettik, Samsung’da galiba kendi tarayıcısını kullandık) bir sayfa açarak gelen ekrana kullanıcı adını ve şifreyi yazıyorsun. Bir saati bir anda kullanmak gerekmiyor. Kapatınca süre donduruluyor. Samsung’da ise üst sağdaki seçenekten bu “hattı olduğu gibi kullan” seçiliyor. Yine aynı işlem yapılıyor. Sonra çıkan sayfanın aşağısında güvenilmez sayfaya “hayır güveniyorum seçilerek” devam ediliyor.
Iphone’da ise güvenlik ayarları çıkınca “her şeye güveniyorum” demek gerekiyor. Tabi bu aşamalara gelip olayı anlayana kadar ilk başta hata mesajları verince, ben Android geliştirici seçeneklerini aktif ettim. Güvenilmez bağlantıları onaylamak gibi bir sürü işlem yaptım. O sırada İnternet kartı satan Kübalı eleman, UC Browser yüklemek lazım ama önce Zarpa mı ne Çince bir uygulama gerekiyor diye bunları yüklemeye çalıştı, başaramadı. Chrome yavaş diye bağlanmıyor diye teoriler üretti. Neyse ki bu işlerden anlıyorum, bir şekilde çözdüm ama bu neredeyse bir saatimizi aldı.