Önceki gün Cancun’dan Playa del Carmen’e geldim. Cancun’dan buraya gelmek için iki yol var, benim bildiğim, birincisi ADO otobüsleri, ki ben bunu tercih ettim, fiyatı 62 peso, bir saat on beş dakikada Playa’da oldu. Bir de terminalin karşısından, üst geçidin altından kalkan minivan dolmuşlar var.
Playa del Carmen’de Tres Mundos Hostel’de kalıyorum, şu an, Cancun’da ki Moloch ile kıyaslarsam attan inmiş eşeğe “sözüm meclisten dışarı” binmiş bir haldeyim. Oda da klima yok, grip olduğum için bilerek seçtim ama yataklar falan pek rahat değil. Odada sezon açılsın da iş bulalım diye bekleşen biri İngiliz, bir Arjantinli iki dalış hocası ve işportacı bir Meksikalı var.
Meksikalı yeni dengue (Türkçesi deng humması imiş) atlatmış, hala sersem gibi, resepsiyondaki kız ile çocuk da geçen hafta dengue olmuşlar. Hostele adımı atar atmaz üç beş tane sivrisinek sokmuştu, bugün bunları duyunca kıllanmadım değil ama etkisi hemen belli olurmuş. Zaten grip durumları var, neredeyse iki haftadır, boğaz ağrısı, hafif ateş devam ediyor ama bugünlerde daha bir azdı. İki gündür odada ve üst kattaki hamakta vakit geçiriyorum. Deniz kenarına bir indim. Rüzgarı yiyince gerisin geri tornistan yaptım. (şu yiyince kelimesini ne zaman yazsam yeyince diye bir düzeltme çıkıyor, kardeşim biz Karadeniz’de yiyince deriz, yeyince de ne oluyor)
Dengue ve Chikungunya
Playa del Carmen’e gelince ADO terminalinde dengue ve chikungunya için kocaman bir uyarı vardı. Önceki gün bir futbol maçında da reklam panoları bunlarla dolu idi. Demek ki burada durum ciddi. Bu ikisi de sıtma (malarya) gibi sivrisineklerden geçen hastalıklar. Dengue’yi daha önce duymuştum, bazen ölüme kadar götürüyor. Chikungunya’yı ise geçen kış Kolombiya’da ilk defa duymuştum. Geçen haftalarda İspanya’ya da geldiği, binlerce kişinin hastalandığını gazetelerde okumuştum. Belli mi olur, Akdeniz havzasından bir kaç seneye Türkiye’ye de ulaşır. Bu ikisi de antibiyotik, parasetamol ile tedavi ediliyor ama bünye sağlamlığı da önemli. Kolombiya’da bunun için B vitamini aldıklarını söylemişlerdi. Kimileri eklem ağrılarından ayağa kalkamazken kimisi ayakta hafif bir grip gibi geçiriyor. Yaşlı ve hastalarda ise özellikle dengue ölüme kadar yol açıyor. Bu üç hastalığın en çok görüldüğü zamanlar, yağmur mevsimleri. Yani tropikal memleketlere giderken biraz buna dikkat etmek lazım. Bu işler biraz da şans, odadaki İngiliz on yıldan beri burada yaşıyormuş, hiç bir şey olmamış. Chikungunya’yı bilmiyorum ama dengue Tayland ve Filipinler gibi tropikal Asya ülkelerinde de çok görülüyor. Bunların en sakatı sıtma, gerçi hepsinin ilacı var ama bizim doktorlar sanırım pek bilmiyorlar. Sıtma aşısından bahseden, hala kinin diyen doktorlardan biliyorum. Geçen Afrika’da sıtma kapan biri Türkiye’de öldü. Bu konuda Afrika gezisi notlarında bazı önemli bilgiler vermiştim, isteyen bakabilir.
Şimdi bu Playa del Carmen adından anlaşılacağı üzere plaj kenarında şirin bir sahil kenti. Yucatán yarım adasında Quintana Roo vilayetinde. Kasabada yollar numaralanmış. Denize paralel beş on olarak ve denize dik, bir iki üç diye artıyor. Hostel otuz ile altı civarında. Hostelden çıktım, hem bir şey yiyeyim hem de kasabayı biraz tanıyayım dedim. Quintana yani beşinci caddeye geldim. Bu cadde her şeyin olduğu cadde, tüm restoranlar, barlar, hediyelik eşyalar, marka mağazalar, avm’ler ve eczaneler. Bu şehirde adım başı bir eczane var, gerçi hepsi daha çok kozmetik ağırlıklı. Neyse köşeye gelince sağ taraf kısa yerine sol taraf uzun yolu yürüyeyim dedim.
Hem yürüyorum hem de yiyecek, şöyle ekonomik bir şey arıyorum, yaklaşık bir saat yürüdüm. Cadde neredeyse beş kilometre kadar. Yok, hepsi turistik restoranlar, porsiyonlar otuz liradan başlıyor. Arka sokaklara giriyorum, oralarda da bir şey yok. Kafayı yiyeceğim. Hani Lonely Planet burası için hippi şehri diyordu. Hippiler köşeyi dönmüş, haberimiz yok. Neyse sonlara doğru bir ara, bir arka sokakta salaş bir yer buldum. Menüyü istedim, “oha” iki garson kız var, dedim bu çok pahalı. Biraz kızarıp bozarıp, valla haklısın çok pahalı dediler, yok mu şöyle ekonomik bir yer. Şaşkın şaşkın yok dediler. Geri dönerken milletin üşüştüğü bir pizzacı görmüştüm. Hamur işi, çer çöp yemek istemiyordum, yoksa Oxxo marketlerde ucuza sosis de var. Ekonomik pizza, bir slice, yirmi peso, fena değil. Bir de horcahata içtim. Horchata de Arroz, yani pirinç orçatası, tadı süt ile yapıldığından sulandırılmış sütlaç gibi. Soğuk ve son zamanlarda sıcak da içiliyor. Salep gibi tarçın ile servis ediliyor.
Yorgunluk bir hostele döneyim dedim. Meğer önünden geçmişim, fark etmemişim. Los Portales, gayet ekonomik ve tam halk lokantası. Bitişiğinde de var. Quintana caddesine giderken bir önceki caddeden. Yani bir paraleli, sola değil de sağa dönseymişim bir sürü yer varmış (işte hep sola dönmenin zararları). Üstelik quesadillaslarını sevdiğim Las Quekas’da orada imiş. Olsun bir buçuk saat yürüdüm, spor oldu, hem de şehri tanıdım. Ama hastalıktan bitkin düştüm. Ertesi iki gün hostelden dışarı çıkmadım.
Şimdi Playa del Carmen yaklaşık on yıl önce hippi şehri imiş, bütün benzerleri gibi mas turizme kurban olmuş. Yollarda masaj salonları, adult eğlence satıcıları, pesonun z kanadından elemanlar, Zara ve şürekaları yani Pulls&Bear, Bershka etc. şnorkel, dalış turu ve Xcaret, Xel-Ha gibi eğlence yerleri satıcıları gırla gidiyor.
Deniz biraz çamurlu gibi ama plaj kalabalık, sadece hala rüzgar sert esiyor, o nedenle denize girmedim. Ama dalga pek yok. Cancun’da dalgalar bayağı yüksek idi.
Her ne kadar grip nedeniyle şimdilik yapamayacak olsam da dalış fiyatlarını sordum. En ucuz iki tank doksan dolar civarında. köpek balığı besleme dalışı, tek dalış yüz elli dolar. Cenote dalışları da o civarda.
Burada yapılan aktivitelerden biri de Cenote’ler. Bunlar karada doğal kuyular. Bunlarda dalış, şnorkel yapılıyor, ya da sadece yüzülüyor. Birkaç yerde fiyatlarına baktım, yüz dolarlardan falan bahsediliyor. Sağda solda daha uygun fiyatlı olanlar varmış. Zaten bir tek burada değil bütün Yucatán yarım adasında cenoteler var. Yarın Cozumel adasına gidiyorum, karaya dönüşte bir araştıracağım.
Bir diğer meşhur aktiviteler Xcarlet, bir nevi Disneyland ve Xel-Ha, bunların fiyatları çok abartı olduğundan hiç ilgilenmedim.