Penang adasında yeteri kadar kültüre doyduktan sonra biraz deniz, kum, güneş (sanki çok eksikmiş gibi) yapayım dedim ve Langkawi adasına geldim. Burası hakkında vikipedi’de şöyle yazmışlar.
“Langkawi, Malezya’nın kuzeydoğusunda Kedah eyaletinde yer alan takımadalardır. Adalar Andaman Denizi’nin güneyinde ana karanın 30 km batısında yer almaktadır. Langkawi 104 adadan oluşmakta olup yalnızca Langkawi ve Tuba adalarında yerleşim bulunmaktadır. En büyük yerleşim Kuah’tır.
Langkawi tropik bir iklime sahip olup sıcaklık yıl boyunca 32 derecedir. En yağışlı ay Eylül olup ortalama yağış miktarı 500 mm’dir. Langkawi 1 Haziran 2007 tarihinde UNESCO Küresel Jeopark Ağı’na dahil edilmiştir.
Langkawi Malezya’nın en önemli turizm bölgelerinden biri olup ayrıca gümrüksüz alışveriş bölgesidir. Adalara Langkawi Uluslararası Havalimanı hizmet vermektedir.”
Bu bilgileri verdikten gelelim benim gözlemlerime. Penang adasından Langkawi adasının Kuah limanına yolculuk iki saatten fazla sürdü. Yolda bir adada durduk, yolcu alıp, verdik.
Pulau Langkawi’ye gelmeden ufak bir araştırma yaptım, adanın en popüler bölgesinin Pantai Cenang (Çineng okunuyor) plajı olduğunu öğrendim, orada kalmaya karar verdim. “Pantai” plaj demek, “pulau” ise ada. Bu kelimeler Endonezya dilinde de aynı.
Langkawi adasının başkenti Kuah ama burası sadece bir geçiş noktası, adanın turistik noktaları diğer yerlere dağılmış durumda. Adaya gelince kritik bir hata yaptım. Hamburgerleri ucuz görünce bir şeyler yiyeyim dedim. Kahvaltı yapmamıştım ama pek aç sayılmazdım. Böylece taksi paylaşacak insanları kaçırdım. Siparişi verirken aklıma geldi ama artık geç kalmıştım.
Neden taksi? Çünkü bu adada toplu taşıma yok. Bir zamanlar koymuşlar, kimse kullanmayınca tedavülden kaldırmışlar. Nedeni ise adada herkesin bir otomobili, yoksa motosikleti var. Niye var? Çünkü burası serbest bölge, vergi yok, araçlar ucuz. Gelen turistler ise çoğunlukla kalabalık aileler olduğundan taksi daha çok işlerine geliyor.
Uber’e baktım, iki tane araç gözüküyor ama çağırınca cevap vermediler. Diğerleri gittiği için, aynı zamanda bir alışveriş merkezi olan iskelede, Malezyalı aileler dışında, tek turist olarak ben kalakaldım ve taksiye 30 ringiti (25 lira) bayıldım. Ben bu çok pahalı deyince taksici bütün esnaflar gibi artık işlerin kesat olduğundan, kaçak taksi, Uber gibi olayların işlerine sekte vurduğundan, eski kazançların kalmadığından bahsetti.
Taksiye binince karşıma ilk yol ayrımında tabelalarda “Turkish Restaurant and Bazaar” yazısı çıktı. Bu amcam adanın her yerine kocaman tabelalar koymuş. Daha sonra kaldığım hostelin patronu anlattı, çok Türk arkadaşı varmış. Bu adam acayip aç gözlü diyor. Geçen bir Türk aileye 600 Türk lirası hesabı dayayınca kavga çıkmış. Kebabı çiçeklerle süslemiş, o nedenle özel fiyatmış. Bir giden bir daha gitmiyor diyor.
Adada görecek bir sürü yer var ama her yere taksi ile gitmek gerekince üç gün Cenang plajında kaldım, hiç bir yere kıpırdamadım. Araba kiralamak da bir çözüm ama bu hafta Malezya’da okul tatili başlamış, en dandik otomobil günlük 160 ringit civarında. Şu motosiklet kullanmayı ise bir türlü öğrenemedim.
Şimdi biraz tarihe dönelim, 2008 şubat ayında, Malezya’nın Borneo adasında, Kancil adı verilen Hacı Murat havasındaki otomobili 100 ringite kiralamıştık. O zamanlar bu 40 Türk lirasına karşılık geliyordu ve bize bayağı ucuz gelmişti. Şimdi normal zamanda yine aynı ringit ama karşılığı 80 lira. Zaten son yıllarda yurt dışında dolaşırken Türk lirasının gün be gün nasıl Malezya plajlarındaki dondurma misali eridiğini görüyoruz. Üstelik buralarda da durum o kadar iyi değil, bunların paraları da değer kaybediyor. Yoksa hep yanmışız.. (2008’de 3.15 Malezya ringiti olan bir dolar, şimdi 4.45)
Pantai Cenang’da He&She hostelde kaldım. Resepsiyonda Kaşif isimli bir Pakistanlı duruyor. Güzel, temiz bir yer. Fiyatı 30 ringit. İçeriyi duvarlarla bölmüşler, her bölümde ikili ranza var. Tek eksikleri bir tane priz koymuşlar, komşu ile bir şekilde anlaşmak gerekiyor. Sahibine “bunu madem böyle yaptın, tube hotel misali alt ve üstü tam bölse idin” dedim. Geçen sene Tayland’ta öyle bir yerde kalmıştım. Fikir hoşuna gitti “bir daha ki sefere kesin öyle yapacağım” dedi.
Hostelin tam önünde bir Turkish Kebap var ama yeri Araplara satmışlar. Öbür bir kebapçı var, onlar da Suriyeli, savaştan kaçmışlar, buralarda tutunmaya çalışıyorlar. Bir arkadaş söyledi yolun sonunda bir İstanbul Kebap varmış, Google Sokak görüntülerinde gözüküyor, ama ben orada Kapadokya yazan ufak bir tabela gördüm, o da kapalı idi. Türklerin buralarda kebap maceraları hep aynı, yeri açıyorlar, kötü kalite, kazık fiyatlarla voliyi vurmak istiyorlar, bir sene sonra gittiğinde yerlerinde yeller esiyor. Ha bir de ortaklık yapıp birbirlerini kazıklama var. Klasik hikayeler yani..
Adanın en görülesi yerlerinden bir Sky Bridge’i taksi ücretleri dolayısı ile göremedim, tabi hata biraz da bende oldu. Üst katta yatan Japon gitmiş, ona sorsa idim, en azından taksi ücretini bölüşürdük, onun da işine gelirdi. Gerçi o da bana sormadı.
Yakınlarda gidecek bir Sualtı Dünyası akvaryumu var, yabancılara giriş 46 ringit, Malezyalılara daha ucuz. Doğal olarak girmedim, zaten bunlardan bir sürü yerde gördüm, dahası dalışlarda orijinalini görüyorum.
Langkawi’nin bir özelliği serbest bölge, içki ve sigara ucuz. Sigarayı bilmem ama içki ucuz derken normal dünya fiyatları. Penang’ta 7 Eleven’da sigara fiyatlarını 16 ringit gibi görünce amma pahalı demiştim, bunu yazınca merak ettim Türkiye fiyatlarına baktım, bizde de bir paket sigara 10 lira olmuş. Hemen hemen aynı. Bu Duty Free mağazalarından birinde “Müslümanlara alkollü içki satışı yok” yazmışlar, kimlik yada pasaport istiyorlar. Merak ettim ama pasaportu kasadan çıkarmaya üşendim. Bir bira alıp deneme yapacaktım, TC pasaportu kabul ediliyor mu diye. Sonuçta üzerinde ay-yıldız var. Buralarda camilerde, “halal” restoran ve mağazalarda Müslümanlar sembol olarak ay-yıldız kullanıyorlar.
Gelelim asıl mevzumuza, plaja. Kum muhteşem ama deniz, berrak değil. Kumlu, çamurlu gibi, böyle olunca da insan temiz mi değil mi diye şüphede kalıyor. İnternet’te deniz analarına dikkat demişler, üç gün içinde bir tane ama kahverengi bir şey gördüm. O kadar.
Benim gördüğüm Malezyalılar, çoğunlukla, erkekler tişörtler ile, kadınlar da türban ile yüzüyorlar. Buralarda da beyaz tenli olmak büyük bir erdem. Plajda üç tane şalvarlı, başta takke, uzun sakallı eleman yürüyordu. Denizde yüzen beyaz tenli bir hatunu görünce ağızlar kulaklarda çakılı kaldılar, yarım saat sinema seyreder gibi seyrettiler. Sonuç olarak bir vakitler daha çok Uluslararası turizme açık olan Langkawi, son yıllarda yerli ve Arap turizmine odaklanmış. Yani açıkçası bir saat uzaklıkta cillop gibi denizi, hareketli gece yaşamı olan Tayland adaları dururken, Avrupalı için buraya gelmek pek anlamlı değil. Ben de aynı fikirdeyim ama yol üstünde idi, bir göreyim dedim.
Ertesi gün Tayland’a gideceğim ya, Tayvan biletini bastırmak istedim. Her ne kadar vizem olsa da sorabilirler. Resepsiyoncu Kaşif “iç tarafta “Rambo” otele git, patronun asıl yeri orada, sana yardımcı olurlar” dedi (telaffuzdan anlamadım, yazdırdım). Ama orayı bulamadım. Bütün sahili boydan boya yürüdüm, bir oraya bir buraya yolladılar. Bir tane yer yok. Kendi kendime Tayland’ın gözünü seveyim bu işler çocuk oyuncağı orada diyerek, yürümekten haşat olmuş vaziyette hostele geri döndüm. Kaşif “dur seni motosiklet ile götüreyim” dedi. Gittik, meğer otelin adı “Rainbow”muş. Garibim, günde elli kere gittiği yerin adını bilmiyor daha.
Baktım duvarda, çevre yerlere ulaşım fiyat listesi var. Krabi 105 ringit yazıyor. Ana yolda acentalarda 125 ringit olduğu için kendi hesabıma gitmeye karar vermiştim. Patrona “bu fiyat nedir” diye sordum. “Müşterilere özel” dedi. “Yahu ben de hostelin müşterisiyim deyince”, “olur tabi, Kaşif söylemedi mi” dedi. “Bilmiyor ki” dedim. Neyse Krabi olayını oradan aldım.
Çünkü Kuah’a gitmek, kaçak taksi bulunamaz ise, 30 ringit. Satun’e feribot 35 ringit. Oradan tuktuk yada taksi ile terminale gitmek lazım. Terminalden Krabi’ye otobüs bileti 30 ringit kadar. Aynı hesaba geliyor. Bana Satun’daki (Tayland) elemana vermek için bir zarf verdiler, çaktırmadan baktım içinde 50 ringit var. Yani patron 55 almış, kalanı Tayland’a yollamış. Bu durumda beni limana götürmeye 20 ringit yazmış, Satun’daki Tayland’lı elamana da on ringit kazandırmış. Ha kendim yapsam, belki en fazla o 10 ringit kârım olurdu ki, değmez.